Çelenk sunumunda konuşan Dernek Başkanı Şenol Mızrak, tüm dünyada Ocak ayının ilk haftasının Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda haftası olarak kutlandığını belirterek, hafta boyunca veremle ilgili halka bilgilendirme çalışması yapıldığını kaydetti.
Hafta boyunca Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda çalışmaları ile bütünleştirilerek, halka bu konuda bilgilendirilme yapıldığını söyleyen Mızrak, "Verem tedavi edilmezse ölümcül bir hastalıktır. Tedavi süresi kesintisiz olarak tamamlanmalıdır. Aksi durumda iyi olma zorlaşmakta ve masrafı çok ağırlaştırmaktadır. Türkiye'de ilk defa 1918 yılında Veremle Mücadele Cemiyeti Dr. Teyfik Sağlam tarafından gerçekleştirilen gönüllü bir kuruluştur. 1946 yılında Prof. Dr. İsmail Tefik ve Prof. Dr. Nusret Karasu tarafından Türkiye Ulusal Verem Savaşı Derneği adını alarak yeniden düzenlenmiştir" diye konuştu.
ERZURUM'DA 1947 YILINDA KURULDU
Erzurum'da Verem Savaş Derneği'nin 27 Haziran 1947 tarihinde kurulduğunu anlatan Mızrak, "1953 yılında Gürcü kapı semtinde bin 600 metrekarelik arsa satın alınıp, dispanser yaptırılarak Sağlık Müdürlüğüne devredilmiştir. Dernek binamız ise 1967 yılında yaptırılarak hizmete sunulmuştur. Bu güzel çalışmaları yürüten dernek, Paşalar caddesinde bulunan 3. Müfettişliğe ait binayı devralarak dispanser yapmak üzere faaliyete başlamış, daha sonra Verem Hastanesine dönüştürülmüştür. 60 yataklı olarak düzenlenen bu hastane 1950 yılında hizmete açılmıştır. Bu bina günümüzde Kültür Kurumu İlköğretim Okulu olarak kullanılmaktadır. İlk Başhekim ve doktoru Zeki Başar'dır 1961 yılına kadar 3 hemşire ve birkaç elemanla tek başına devam etmiştir.. 1967'li yıllarda Kiremitlik Tabyası eteğine yeni verem hastanesi yapılmıştır. Bu gün göğüs hastanesi olarak hizmet vermektedir. Ayrıca bütün hastanelerimizin veremle (tüberkülozla) ilgili servisleri vardır" dedi.
GEÇMİŞTE AŞK HASTALIĞI OLARAK BİLİNİYORDU
Geçmişte fakir fukaranın hastalığı olarak bilinen veremin bu gün, fakir fukara, orta ve yüksek gelir düzeyli insanımızda olduğu gibi, her türlü eğitimi almış çeşit, çeşit vatandaşımızda da bu hastalığa rastlandığını dile getiren Mızrak daha sonra şunları kaydetti; "Tabir caiz ise hastalık, bir metropol hastalığı olarak her türlü kesimin içine girmiştir. Son zamanlarda geliştirilen Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTS) imdada yetişmiştir. Tıp tarihinin en güzel örneğini Sultan Abdülhamit vermiştir. Kuduz aşısını bulan Pasteur Enstitüsüne 10 bin altın frank gönderir (1885) Bununla da kalmaz verem mikrobunu ve Tüberkülin ilacını bulan Dr. Robert Koch'un çalışmalarından faydalanması için Mektebi Tıbbiye Askeri Öğretmeni Hüseyin Hulki Beyi gönderir. Böylece bu hastalığın Ülkemizde yakından tanınmasını sağlamış olur. Geçmişte aşk hastalığı olarak bilinen Veremin, gerçekte sadece bulaşıcı bir hastalık olduğu kesinleşmiştir. Tüm insanımızın korunması ümidiyle derneğimize ve verem hastalığına büyük hizmetleri dokunan Dr. Tayyip Cinisli, Prof.Dr. Zeki Başar, ve gazeteci Kemal Alyanak'a şükranlarımızı sunarız" şeklinde konuştu.