Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bilimin boş bıraktığı alanı, işte son günlerde gördüğümüz gibi popülist siyasetçiler, ırkçı ve ayrımcı istismarcılar dolduracaktır. Biz buna izin vermeyeceğiz. Sabırla hareket edecek, tüm iddia ve ithamlar karşısında belgelerle, bilgilerle cevaplarımızı vereceğiz" dedi.
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 23. Toplantısı, Başbakan Erdoğan başkanlığında Ankara Vilayetlerevi'nde toplandı. Toplantıya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik dışındaki tüm bakanlar katıldı.
Toplantının açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, bilgi ve bilimin, teknolojinin, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin ülkelere ve dünyaya istikamet çizdiği bir dünyada yaşandığını dile getirerek, "Bilgiyi elinde bulunduran bilimi kalkınma için seferber edebilen toplumlar, başta ekonomi olmak üzere her alanda çok önemli avantajlara sahip oluyorlar. Bilgi ve teknolojiyi üretmek yerine taklit etmeyi tercih eden toplumlar ise süreci her zaman geriden takip etmeye mahkum kalıyorlar. Taklit bir dereceye
kadar tatmin edici olabilir ama rekabette asla ve asla üstünlük sağlamaz" şeklinde konuştu.
"Milletçe her alanda ikinci, üçüncü, dördüncü olmayı değil, birinci olmayı hedeflemek zorundayız" diyen Erdoğan, "Aslında biz bu özgüvene sahibiz, tarih boyunca bilimden sanata, medeniyet teşekkülünden devlet idaresine, ekonomiden siyasete kadar her alanda öncülük yaptık, her alanda ilkleri başardık ve her alanda katkılar sağladık. Bilim ve bilgi yüzyılların hatta bin yılların birikiminin neticesidir" ifadelerinin kullandı.
Başbakan Erdoğan, bilginin sonu gelmeyecek bir fetih olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Hiçbir icat, hiçbir buluş kendiliğinden neşet etmemiş, sadece tesadüflere, sadece tevafuklara, sadece araştırmalar dayanmamış. İnsanlığın uzun yıllara boyu elde ettiği başarıların neticesi, bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İnsanlık tarihinden örneğin Bağdat'ın, Kurtuba'nın, Granata'nın, İskenderiye'nin, İstanbul'un kütüphanelerin çıkardığınızda emin olun geriye hiçbir şey kalmaz. Harezmi'yi, Cezeri'yi, Ali Kuşçu'yu, Piri Reis'i, El-Kindi'yi, Gazali'yi, Farabi'yi, Akşemseddin'i bunları zikretmeden
bilim tarihi yazılamaz. Astronomi denildiğinde akla sadece Kopernik'in gelmesi Ali Kuşçu'ya haksızlık olur. Fizik denildiğinde Newton kadar Cabir Bin Hayyan'ı anmamak aleni bir ayrımcılık olur. Kan dolaşımı, anestezi, verem, katarakt ameliyatı, mikrop kavramı bizim medeniyetimizin isimleri anılmadan onların bilimlere katkıları zikredilmeden izah edilemez."
Bilim ve bilginin insanlığın ortak mirası olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, hiçbir medeniyetin bilimi kendi tekeline alamayacağını söyledi. Tarihiyle sadece övünmenin Türk milletinin izleyeceği bir yol olmadığını ifade eden Erdoğan, "Tam tersine biz tarihimize bakarak, tarihimizi iyi okuyarak, oradan aldığımız güç, cesaret ve özgüvenle bugünü ve yarını inşa etmek zorundayız" dedi.
"Bir yerlerden taklit ederek, ithal ederek kurduğumuz sistemler, kuruluşlar, fabrikalar gün gelir eskir ve yerine yenisini koymakta zorlanırsınız" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ama kendi yetiştirdiğiniz elemanlarla, kendi iş gücünüzle ve beyin gücünüzle eskilerin yerine çok daha yenisini, çok daha iyisini inşaa edebilirisiniz. İşte burada eğitimin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Okul açmanın eğitime yatırım yapmanın fabrika açmak kadar hatta ondan çok fazla hayatiyet ve önem arz ettiği burada daha iyi görülüyor."
Hükümet olarak 9 yılda 169 bin yeni dersliğin eğitim sistemine kazandırıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, 89 da yeni üniversite kurulduğunu söyledi. Genelde eğitime ve bilime yapılan yatırımlardan kısa sürede netice alınamadığını aktaran Erdoğan, ancak Türkiye'de donanımlı, birikimli, dünyayı takip eden, iletişim teknolojilerinden en iyi şekilde yararlanan, ülkesini ve dünyayı yakından tanıyan aydınlık bir neslin yetiştiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin kısa sürede Ar-Ge ve yenilik konularında dünyada da takip edilen bir ülke konumuna geldiğini belirterek, "Sadece Ortadoğu ve Balkanlarda değil Avrupa'da diğer gelişmiş bölgelerde dahi Ar-Ge ve yenilik konularında gıpta ile söz edilen bir ülkeyiz. Dünya'daki önemli kuruluşlar Ar-Ge çalışmalarında işbirliği için ülkemizi tercih etmeye başladılar. Bugün otomobilden beyaz eşyaya, sanayi üretiminde kullanılan makinalardan insansız hava araçlarına ve Nato'nun kullandığı kripto
sistemlerine kadar her alanda memnuniyetle söyleyebilirim ki mühendislerimizin Ar-Ge çalışmalarının imzası var" diye konuştu.
2002 yılında Türkiye'den 85 patent başvurusu yapıldığını hatırlatan Erdoğan, bu sayının 2010 yılı itibariyle 480'e ulaştığını dile getirdi. Erdoğan, diğer taraftan yine 2002 yılında 73 olan yerli patent tescilinin 2010 yılı itibariyle 642'ye çıktığını bildirdi. Türkiye'nin bundan çok daha fazlasını başaracak potansiyeli olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Önümüzdeki 10 yılda Ar-Ge alanında dünyanın en ileri ülkelerinden biri olmayı hedefliyoruz. Hükümet olarak Ar-Ge çale'fdğın uzun yıllara boyu eışmalarına verdiğimiz desteği ve buna bağlı olarak tahsis ettiğimiz kaynakları bu yıl arttırdık ve daha da arttırmaya devam edeceğiz. Üniversitelerimizi, büyük firmaları, kobileri, genç girişimcileri desteklemeyi sürdüreceğiz. Türkiye'yi 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme hedefine ulaşmamızın en başta şartlarından biri bilim ve
teknoloji alanında elde edeceğimiz sonuçlardır."
2023 yılında ihracat hedefinin 500 milyar dolar olarak hedeflendiğine vurgu yapan Erdoğan, "Bu hedefe ulaşabilmemiz için yerli otomobilini, yerli uçağını, yerli helikopterini, yerli gemisini, yerli uydusunu yapan ve bunları ihraç eden bir ülke haline dönüşmek zorundayız. Türkiye 2023 yılında Ar-Ge harcaması gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 3'üne ulaşmış, tam zamanlı araştırmacı sayısı 300 bine çıkmış, bu alanda dünyanın en ileri ülkelerinden biri olacaktır hedefimiz bu" dedi.
"Bilim ve teknoloji sırf sanayiye sadece ekonomiye hizmet eden, onları destekleyen ve onlara alt yapı oluşturan alanlar olarak göremeyiz" şeklinde sözlerini sürdüren Erdoğan, "Bilim denildiğinde sadece fizik, kimya, biyoloji ve matematik gibi bilim dallarının anlaşılması sosyoloji, uluslararası ilişkiler, iktisat, felsefe, antropoloji ve tarih gibi alanların ihmal edilmesinin de, kalkınmanın da eksik ve aksak olmasına yol açacak" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin her gün büyüyen ekonomik ve diplomatik gücünden rahatsız olanlar farklı yol ve yöntemlerle Türkiye'yi sıkıştırma gayretinin içine girdiler" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanılan hem terör meselesine hem de 195 olayları meselesine karşı bizim yapmamız gereken, bilimin ve bilginin rehberliğinden istifade etmektir. Anlık tepkiler, anlık reaksiyonlar, geçici çözümler bizi neticeye götürmez. Çok boyutlu düşünmek ve son derece sağlam, etkili çözümler üretmek durumundayız. Terör karşısında güvenlik tedbirleri kadar artık sosyolojinin, psikolojinin, iktisadın, diplomasinin birikimlerinden de istifade etmek durumundayız. Biz artık bunu yapıyoruz.
Aynı şekilde bazı ülkeler tarafından Türkiye aleyhine kampanyaya dönüştürülmek istenen 1915 olayları karşısında da biz popülist, kavgacı bir söylem, anlık reaksiyon yerine tarihin ve bilimin rehberliğinden faydalanmak zorundayız ve bunu da yapıyoruz. Biz haksız, hukuksuz, ırkçı ve art niyetli, ayrımcı kampanyalar karşısında sadece ve sadece belgelerle, bilgilerle, arşivlerimizle ve bilimin diliyle, bilimin metotlarıyla konuşacağız. Biz parlamentolardaki oylamaları değil, kütüphaneleri, arşivleri, bilimsel
araştırmaları dikkate alacak, karşı tezlerimizi sağlam temeller üzerinde dünya kamuoyuyla paylaşacağız."
Üniversitelere seslenen Başbakan Erdoğan, yakın tarihe ilişkin araştırmaların arttırılmasını isteyerek, "Bilimin boş bıraktığı alanı, işte son günlerde gördüğümüz gibi popülist siyasetçiler, ırkçı ve ayrımcı istismarcılar dolduracaktır. Biz buna izin vermeyeceğiz. Sabırla hareket edecek, tüm iddia ve ithamlar karşısında belgelerle, bilgilerle cevaplarımızı vereceğiz" dedi.