Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Berna Şanlı, aknelerin çoğunlukla ergenlik çağında görülen bir deri hastalığı olduğunu belirterek, zamanında ve doğru tedavi ile ileride yaşanabilecek bir çok problemin önüne geçilebileceğini söyledi.
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Berna Şanlı, bazı ebeveynlerin akne sorunun her gencin belirli bir dönem yaşadığını, bir süre sonra kendiliğinden geçeceğini, çocuklarının ilaç kullanmadan bu dönemi atlatacağını düşündüklerini kaydetti.
Günümüzde ergenlik döneminin özellikle görselliğin ön planda olduğuna dikkat çeken Şanlı, “Çağımızda görsellik bir çok psikolojik soruna yol açabilir. Ergenlik dönemi bireyin sosyal ve fiziksel değişikliklerinin çok hızlı ilerlediği, kimlik gelişiminin yaşandığı bir çağdır. Dolayısıyla özellikle görselliğin son derece ön planda olduğu bu dönemde yaşanan akne problemi gençlerde depresif belirtiler, anksiyete, sosyal ortamlardan kaçma, özgüven eksikliği gibi bir takım psikolojik sorunlara neden olabilir. Diğer yandan orta düzey-şiddetli akneler zamanında tedavi edilmezse bunların bıraktığı izlerin daha sonra tedavisi çok daha güç olmaktadır” dedi.

AKNE İLAÇSIZ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Prof. Dr. Berna Şanlı, cildin ergenlik döneminde yağlı bir hal aldığını, gözeneklerin belirginleşerek, siyah noktaların daha çok dikkat çekmeye başladığını ifade etti.
Bazı gençlerde kırmızı veya beyaz, iltihaplı sivilcelerin değişen yoğunluk ve sıklıkta görüldüğünü vurgulayan Şanlı, “Bazı ergenlerde ise daha iri, daha ciddi iz bırakıcı sivilceler ve abseler görülür. Kozmetik kremler ve bakımlar genellikle yağlılık problemini çözebilir. Ancak siyah noktalar, gözenekler, sivilceler ve abseler çok daha profesyonel bir yaklaşım, yani bir dermatolog değerlendirmesi gerektirir. Hafif durumlarda çoğu zaman sürülecek kremlerle, orta şiddetli durumlarda antibiyotik haplarla, daha şiddetli durumlarda ise A vitamini (isotretinoin) tedavisiyle müdahale edilir. Kozmetik yıkama jelleri, sabunlar, kremler, cilt bakımı, peeling, lazer gibi uygulamalar genellikle tek başlarına kullanılmazlar, tedaviyi destekleyicidirler” diye konuştu.
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Berna Şanlı, uzman doktor kontrolünde sivilce tedavisinde uzun süreli antibiyotik kullanılabileceğini bildirirken, akne tedavisinde antibiyotiğin mikrop öldürücü etkisinden çok antiinflamatuar, yani yangı giderici etkisinden yararlanıldığı bilgisini verdi. Tedavinin genellikle 2 ila 4 ay sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Şanlı, bu süreçte doktorun uyguladığı tedavinin, sürülecek ilaçlarla ve gerekirse kozmetikler, cilt bakımı ve peelingle desteklenebileceğini belirtti.

A VİTAMİNİ TEDAVİSİ TEHLİKELİ MİDİR?
Akne tedavisinde dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin bilgiler de paylaşan Prof. Dr. Berna Şanlı, her ilaç gibi A vitamini tedavisinde de yan etki riskleri bulunduğunu açıklayarak, “Dermatolog kontrolünde ve doktorun yaptığı uyarılar, önlemlere dikkat edilerek, düzenli kontrole gidilerek kullanılmalıdır. Nitekim ilacı kullanmaya başlamadan önce doktor ilaç hakkında ayrıntılı bir şekilde sizi bilgilendirecektir. Ayda bir düzenli kontrollerinizi yaptırırsanız, nadir de olsa herhangi bir önemli yan etki ortaya çıktığında doktorunuz tarafından tedavinin dozu azaltılarak ya da tedavi kesilerek gerekli önlemler alınır. A vitamini yıllardır orta-şiddetli akne tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Yaklaşık altı aylık kullanımda etkinliğinin yüksek olması, kalıcı izleri en aza indirmesi açısından akne tedavisinde oldukça önemli bir ilaçtır” dedi.

AKNE İZLERİ İÇİN DİĞER TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Berna Şanlı, akne izlerinde en güzel çözümün fraksiyonel lazer veya mikroiğneleme tedavisi olduğunu söyleyerek, fraksiyonel lazer yönteminde derinin lazerle çok küçük noktacıklar şeklinde, oldukça hassas bir derinlikte soyulduğunu belirtti. Bu soyulma bölgelerinin vücut tarafından iyileştirilirken, cildin bu bölgedeki çukurluğu her seans biraz daha fazla olacak şekilde doldurduğu bilgisini paylaşan Prof. Dr. Şanlı açıklamasına şöyle devam etti:
“Ayda bir uygulanan 4-6 seansta izlerde belirgin azalma sağlanır. Dermaterapi, dermapen veya roller olarak da bilinen mikroiğneleme tekniğinde ise çok ince iğnelerle sivilce izleri üzerinde çok küçük yaralar oluşturulur. Amaç fraksiyonel lazer soyma tekniğinde olduğu gibi deride minik yaralar oluşturmak ve bu yaralar iyileşirken cildin kendini yenilemesini, çukur izlerini doldurmasını sağlamaktır. Sonuç olarak her iki yöntemde de aslında çukur izleri doğal bir şekilde doldurulması ve cildin kendini yenilemesi sağlanmaktadır.”