Onkolojik tedavilerin çok hızlı değiştiğini ve hedefli tedavilerin ardından immuno-onkoloji, bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlarla tedaviye geçildiğini anlatan Prof. Dr. Gökhan Demir, yeni ilaçların umut verdiğini söyledi.
4. Akdeniz Multidisipliner Onkoloji Forumu Kongresi (4th Congress of the Mediterranean Multidisiplinary Oncology Forum-MMOF) 'nde İmmuno-onkoloji ilaçlarının önemine ve tedaviye olan etkisine dikkat çekildi.
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Akdeniz Multidisipliner Onkoloji Forumu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir, immuno-onkoloji ilaçları için Sağlık Bakanlığı'na başvurulduğunu söyleyerek, bu ilaçlar için insani kullanım programları açıldığını belirtti. Şu anda birçok klinik araştırmanın olduğuna dikkat çeken Demir, böbrek kanserleriyle ilgili bu ilaçların onaylanarak, Türkiye'de yeni bir klinik çalışma alanı açıldığını, böbrekte ve melanomda insani kullanım programının açık olduğunu söyledi.
KANSERDE COĞRAFİ FARKLILIKLAR ÖNEM TAŞIYOR
MMOF’un yaklaşık 800 üyesi olan bir onkoloji birliği olduğunu söyleyen Demir, “Klinik onkolojinin çok önemli bir yanı da coğrafi farklılıklar göstermesidir. Bazı kanser türleri, bazı coğrafyalarda daha sık karşımıza çıkıyor. Akdeniz ülkelerinde özellikle akciğer, mide, karaciğer ve mesene kanserleri batı toplumlarına oranla daha sık görülüyor. Kongremizde bu bölgesel farklılık gösteren kanser türlerini, masaya yatırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Global onkolojiden bölgesel onkolojiye geçiş yaşandığını dile getiren Demir, "Mide kanseri bütün dünyada görülüyor ama bizim coğrafyamızda görülen tümörler batı coğrafyasından farklı. Batı coğrafyasında önemsenmeyen, artık üzerlerinde çok fazla çalışma, araştırma yapılmayan tümörler bizim coğrafyamızda hala çok etkili. Örneğin mide kanseriyle, karaciğer kanseriyle ilgili ABD'de artık çok az araştırma yapılıyor ama bu kanserler bizim bulunduğumuz coğrafyada yani Mısır'da, Türkiye'de, Yunanistan'da, Balkanlar'da hala önemli kanserler" diye konuştu.
ÖNEMİNİ KORUYAN HASTALIKLAR MASAYA YATIRILDI
Demir, toplantıların birinci amacının, dünya genelinde önemini zamanla yitirmiş olsa da bölge için hala önemini koruyan hastalıkların tartışılması olduğunu belirtti.
Onkolojik tedavilerin çok hızlı değiştiğini ve hedefli tedavilerin ardından immuno-onkoloji, bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlarla tedaviye geçildiğini anlatan Demir, onkolojide değişimin mali külfet getirdiğini, ilaçların fiyatlarının kemoterapi ilaçlarına oranla 100 kat artığını, toplantıda ilaçların artan maliyetinin nasıl karşılanabileceği konusunun da ele alınacağını dile getirdi.
Demir, immuno-onkoloji ilaçları için Sağlık Bakanlığı'na başvurulduğunu belirterek, "Bu ilaçlar için insani kullanım programları açıldı. Yani bugün geri ödeme programında olmasa bile başvurulabiliyor. Şu anda birçok da klinik araştırma var. Örneğin böbrek kanserleriyle ilgili bu ilaçlar onaylandı ve Türkiye'de yeni bir klinik çalışma açıldı. Böbrekte ve melanomda insani kullanım programı açık" dedi.
ÇALIŞMALAR HASTALARA UMUT VERMEYE DEVAM EDİYOR
Prof. Dr. Paris Kosmidis ise onkolojinin yeni alanı olan immuno-onkolojiye değinerek, akciğer gibi belli tümör gruplarında bu tedavi uygulandığı zaman, eskiden hastalık ileri evrede dahi olsa hasta 1 yıl yaşatılabilirken, bugün çok daha uzun yıllar yaşatılabildiğini ve çok az yan etkinin ortaya çıktığını söyledi. Kemoterapiye oranla söz konusu ilaçların yaşam süresini artırdığını belirten Kosmidis, çalışmaların umut verici şekilde devam ettiğini, hastaya doğru ilaç vererek, maliyetlerin düşürülebileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Dimitris Bafaloukos de, artan yaşam sürelerine dikkat çekerek, “2010 yılından önce melanoma hastalarında sağ kalım oranı 3- 6 ay arasındaydı, bu yeni kuşak ilaçlarla 3-6 yıl yaşatabildiğimiz hastalar oldu. Hatta bir grup hastayı 10 yıldan daha uzun yaşatabiliyoruz. Yoğun çalışmalar sürüyor ve iyi gelişmeler bekleniyor” diye konuştu.
AKCİĞER KANSERİNDE UMUT İMMÜNOTERAPİ’DE
İmmünoterapi alanında çok hızlı ve etkili gelişmeler yaşandığının altını çizen Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, kanser immünoterapisindeki son gelişmeler hakkında şunları söyledi:
“Bir kişiye kanser tanısı konulmuşsa, bu bağışıklık sistemi hücrelerinin kanserleşmiş hücreleri tanıma veya yok etmede bir eksikliği olduğu anlamına gelir. Son yıllarda bağışıklık sisteminin kanseri yok etmesini engelleyen tolerans mekanizmalarının keşfedilmesinden sonra, bu mekanizmaları geriye döndürmeye yönelik ilaçlar da geliştirildi. Artık immünoterapiyle insan vücudunun yeniden tümöre saldırması sağlanabiliyor. Bu sene ABD’de iki immünoterapi ilacı, metastatik küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde sağladığı yarar sebebiyle ruhsat aldı. Bu ilaçların toksik etkileri oldukça düşük ve etkileri çok daha uzun süreli. Yani ikinci umut verici tedavi immünoterapi olacak”.