Yusuf Zengin
Yusuf Zengin

Uçakta telefonla konuşmak

Geçtiğimiz günlerde Onur Havayolları'nın Bodrum seferini
yapan uçağında yolcunun biri cep telefonunu açık bırakmış. Tam kalkış sırasında
telefona hem çağrı gelmiş hem de telefonun alarmı sürekli çaldığı için melodi
eşliğinde havalanmışlar.

O sırada kokpitte kuleyle telsiz görüşmesi yapan pilotlar
araya karışan parazitler nedeniyle uçakta bir telefonun çağrı aldığını
anlamışlar ve kabin ekibine uçağa anons edilmesi için direktif vermişler. Buna
rağmen bir değişiklik olmayınca da kendileri anons etmiş.

Bu sırada iki yolcu yerinden kalkıp bu yolcunun telefonunu
elinden almış ve pilini çıkarttıktan sonra geriye vermişler. Bu iki kişiyle
telefonu açık olan yolcu arasında da kısa bir tartışma yaşanmış.

Konu geçtiğimiz hafta neredeyse tüm gazetelerde haber
olmuştu.

Onur Havayolları'ndan yapılan açıklamaya göre aslında bu
durumdan son derece sıkıntı duyuyorlardı. Birçok yolcu bunun ciddiyetini
kavrayamıyor, uçuş boyunca telefonu açık tutuyor ve hatta uçak daha yere
inmeden telefonuyla akrabalarına uçağın indiğini arayarak haber veriyordu.

Bu bir cinayete teşebbüstür.

Ülkemiz maalesef böyle kural ve kanunlar bakımından ancak
ağzı yandıktan sonra işin çerçevesini çizebilmektedir. Oysa dünyanın birçok
ülkesinde uçuş güvenliğini tehlikeye düşürenlere verilen kesin ve net para ve
hapis cezaları vardır. Yoksa bu işin önlemi hostesin yaptığı anonsla alınmaz.

Hostes, "Terminale gidene kadar telefonunuzu açmayın"
demesine rağmen uçak daha tekerlek koyar koymaz ayaklanan, çantalarını almaya
çalışan, bu sırada alamadığı çantasını oturan diğer yolcunun kafasına düşüren
ve hatta telefonunu açıp mesajlarını kontrol eden ne kadar çok insan var. Daha
doğrusu cahil cühela, saygısız insan müsveddesi var diyeyim.

Uçaklar kalkış ve iniş anında en kritik pozisyonlarını
yaşarlar. Tüm aletler faal olmalı ve hiç sapma yapmadan çalışmalıdır. Pilotlar
kulenin söylediği direktifleri anlamalıdır. Küçücük bir yanlış anlama bile
büyük bir facianın yaşanmasına neden olabilir.

Bunun önlemi elbette kanunlarla alınabilir. Onur Havayolları
örneğinden sonra oradaki dostlarımıza pilotun neden bu yolcuyla ilgili bir
girişimde bulunmadığını sorduk. Bununla ilgili kanunlarda net bir tanım
olmadığı için pilotun şahsi olarak davacı olması gerekiyormuş. Yani pilot
inilen meydanda işi gücü bırakacak adamı polise yakalatacak ve karakola gidip
davacı olacak. Sonra da duruşma görülürken davalara katılacak. Muhtemelen
dosyayı takip etmesi için bir de avukat tutacak. Üstelik o uçak Bodrum'a
indikten bir saat sonra da geri gelecek. Bu uçağı yine aynı pilot geri
getirecek elbette. Ancak pilotun işi gücü bırakıp bunları yapması halinde uçağı
geriye getirecek kimse olmayacak. Üstelik operasyon ciddi biçimde aksayacak,
rötar olacak ve insanlar mağduriyet yaşayacak. Şirketin karşılaşacağı maddi
kayıp ise işin cabası.

Bunların hiçbiri pilotun işi değildir.

Böyle bir durumda pilot kule aracılığı ile gidilecek
havalimanına haber vermeli ve uçağın kapısında emniyet güçlerinin bulunmasını
sağlamalıdır. Sonra bir form doldurup yardımcısı ve kabin ekibiyle birlikte
imzalamalı sonra da polise vermelidir. Bu kadarı o kişinin yargılanması için
yeterli olmalıdır. Bu modeli şu anda ben uydurmadım. Dünyada kullanılan ve
geçerliliği olan durum budur.

Yoksa böyle giderse anca bir uçak düştükten sonra kanun,
prosedür yazılacak.


YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye Haberci'yi instagram'da takip edin Türkiye Haberci'yi Facebook'ta takip edin

TÜRKİYE HABERCİ E-GAZETE

  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete

YAZARLAR