THY’nin gazetecileri
Türk Hava Yolları geçtiğimiz günlerde First Class koltukları tanıtmak için Kokpit program ve sayfa yapımcısı Uğur Cebeci'yi yardımcılarıyla birlikte Singapur'a, HaberTürk internet sitesi Ekonomi Müdürü Güntay Şimşek'i de Londra'ya göndermiş. Bu iki gazeteci de dönüşte THY'nin bu hizmetini öven haberler yapmışlar. Aferin.
Esasen bir yerin gazetecisi olmak fikri bana her zaman bu mesleğin uzağındaki bir olgu olarak gelmiştir. Gazetecilik elbette iyi ilişkilerle yürür. Bunu tesis etmek şarttır. Ama kurumların ayrıcalıklı gazetecisi olmaya çalışmak adına eleştirel kimlikten uzaklaşmak gazetecilik diliyle yozlaşmaktır.
THY gibi kocaman uluslararası bir kurum olarak sektör gazetecilerini ikiye, üçe ayırıp akredite etmek ise yapılan işin doğasına aykırıdır, yanlıştır ve ayıptır. Bu ayıp akredite edilmeyen gazeteciler adına değil, kurumun yürütmesi gereken görevi adınadır. Yani yapılan ayıp THY'ye yapılmıştır.
Şirket sadece bu iki gazetecinin ayrıcalıklı olarak geziye götürülmesini bir bütçe sorunu ve buna bağlı olarak haber-maliyet bağlamında efektif paylaştırma olarak sunuyorsa bu doğru bir davranış modeli değildir. Bir elin parmaklarını birkaç kişiyle geçen havacılık gazetecilerini sınıflandırmak THY'nin profesyonelliği adına doğru bir davranış değildir.
Hadi diyelim ki bizim gibi kendisine tamamen muhalif olarak görev yapma misyonu biçmiş medya kuruluşlarını ve gazetecileri benzer organizasyonlara dahil etmeyebilirsiniz. Bunu anlamak mümkün. Çünkü beni o geziye götürdüğünüzde ilgileneceğim durum dağıtılan ipek pijama ve açılan pahalı içkinin bilet-hizmet ikileminde efektif olup olmadığı ve bu koltukların ekonomik olarak işletilip işletilmeyeceği olacaktır.
Peki havalimanında görev yapan onlarca muhabir bir kenara bu iş için internet sitesi işletenlere ne demeli. Demek ki oralarda çıkacak iyi haberler bile THY yönetimini ilgilendirmiyor.
Belki ikinci mazeret olarak ise çağrılan gazetecilerin yapacağı haberlerin okunurluk çokluğu- yani tiraj ve marka isim olmalarına bağlı olarak güvenirlikleri olabilir.
Maalesef bu tahlil de yanlıştır. Çünkü gazeteci Güntay Şimşek şu anda Haber Türk internet sitesinin dışında bir yerde yazı yazmamaktadır ve bu teze karşılık gelecek bir isim değildir.
O zaman kusuruma bakmayın bu kişilerin daveti konusunda geriye bir tek keyfiyet-basiretsizlik-beceriksizlik kelimelerinden türeyen bir çalışma yöntemi kalıyor ki bu da tamamen amatörlüktür.
Mesela gazeteci arkadaşlar bir de bu koltuklar için harcanan temel edinim maliyeti, uçuş maliyeti ve buna karşılık getirdiği gelir ve kar-zarar dengelerini de yazsalar da öğrenseydik. Güntay Şimşek'ten bir ekonomi title sahibi olarak böyle bir yazı alsak fena mı olurdu?
Son olarak söylemek isterim ki bizim Türkiye'nin tek havacılık dergi ve gazetesi olarak şirketlerden herhangi bir beklentimiz yoktur. Şahsen benim bu gibi davetlere icabetim de 30 yılda toplasanız birkaç taneyi geçmez.
Hiçbir kıyak gezinin keyfi, kalemi eline aldığında doğru bildiklerini yazmanın keyfiyle boy ölçüşemez, bir gazeteci olarak elbette.
Esasen bir yerin gazetecisi olmak fikri bana her zaman bu mesleğin uzağındaki bir olgu olarak gelmiştir. Gazetecilik elbette iyi ilişkilerle yürür. Bunu tesis etmek şarttır. Ama kurumların ayrıcalıklı gazetecisi olmaya çalışmak adına eleştirel kimlikten uzaklaşmak gazetecilik diliyle yozlaşmaktır.
THY gibi kocaman uluslararası bir kurum olarak sektör gazetecilerini ikiye, üçe ayırıp akredite etmek ise yapılan işin doğasına aykırıdır, yanlıştır ve ayıptır. Bu ayıp akredite edilmeyen gazeteciler adına değil, kurumun yürütmesi gereken görevi adınadır. Yani yapılan ayıp THY'ye yapılmıştır.
Şirket sadece bu iki gazetecinin ayrıcalıklı olarak geziye götürülmesini bir bütçe sorunu ve buna bağlı olarak haber-maliyet bağlamında efektif paylaştırma olarak sunuyorsa bu doğru bir davranış modeli değildir. Bir elin parmaklarını birkaç kişiyle geçen havacılık gazetecilerini sınıflandırmak THY'nin profesyonelliği adına doğru bir davranış değildir.
Hadi diyelim ki bizim gibi kendisine tamamen muhalif olarak görev yapma misyonu biçmiş medya kuruluşlarını ve gazetecileri benzer organizasyonlara dahil etmeyebilirsiniz. Bunu anlamak mümkün. Çünkü beni o geziye götürdüğünüzde ilgileneceğim durum dağıtılan ipek pijama ve açılan pahalı içkinin bilet-hizmet ikileminde efektif olup olmadığı ve bu koltukların ekonomik olarak işletilip işletilmeyeceği olacaktır.
Peki havalimanında görev yapan onlarca muhabir bir kenara bu iş için internet sitesi işletenlere ne demeli. Demek ki oralarda çıkacak iyi haberler bile THY yönetimini ilgilendirmiyor.
Belki ikinci mazeret olarak ise çağrılan gazetecilerin yapacağı haberlerin okunurluk çokluğu- yani tiraj ve marka isim olmalarına bağlı olarak güvenirlikleri olabilir.
Maalesef bu tahlil de yanlıştır. Çünkü gazeteci Güntay Şimşek şu anda Haber Türk internet sitesinin dışında bir yerde yazı yazmamaktadır ve bu teze karşılık gelecek bir isim değildir.
O zaman kusuruma bakmayın bu kişilerin daveti konusunda geriye bir tek keyfiyet-basiretsizlik-beceriksizlik kelimelerinden türeyen bir çalışma yöntemi kalıyor ki bu da tamamen amatörlüktür.
Mesela gazeteci arkadaşlar bir de bu koltuklar için harcanan temel edinim maliyeti, uçuş maliyeti ve buna karşılık getirdiği gelir ve kar-zarar dengelerini de yazsalar da öğrenseydik. Güntay Şimşek'ten bir ekonomi title sahibi olarak böyle bir yazı alsak fena mı olurdu?
Son olarak söylemek isterim ki bizim Türkiye'nin tek havacılık dergi ve gazetesi olarak şirketlerden herhangi bir beklentimiz yoktur. Şahsen benim bu gibi davetlere icabetim de 30 yılda toplasanız birkaç taneyi geçmez.
Hiçbir kıyak gezinin keyfi, kalemi eline aldığında doğru bildiklerini yazmanın keyfiyle boy ölçüşemez, bir gazeteci olarak elbette.
