HAYALLER BİR BİR GERÇEK OLURKEN...

Bazen bünyenizde meydana gelen değişimleri her gün sizinle an be an yaşayanlar yeterince derinden anlamayabilirler.

Diyelim ki birkaç kilo aldınız ya da verdiniz.

Size dışarıdan bakanlar, bazen bunu sizden daha kolay fark edebilirler.

Bir ülkede tarih yazmak mesabesinde gerçekleştirilen bazı işler de böyledir.

Bir tarihin yazılmasına tanıklık edenler, bazen tanık oldukları büyük değişimin yeterince farkında olmayabilirler.

Bu fark edemeyiş bazen gerekli bir feraset ve basiret derinliğinden yoksunluktan kaynaklanabildiği gibi, bazen de kötü niyet, siyasi kıskançlık, kişisel ihtirasların körleştirici kısırdöngüsüne saplanıp kalmak vb nedenlerden neşet edebilir.

Kim ne derse desin; aklıselim, irfan ve vicdan sahibi herkesin açıkça gördüğü bir gerçek var ki; Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte, bir zamanlar sadece hayal edebildiği değişim ve dönüşümleri birer birer gerçekleştiriyor.

Bu anlamda, 2011 seçimlerinde öne çıkardığımız "Hayaldi, gerçek oldu" cümlesi, bir siyasi slogan olmanın ötesinde yalın bir hakikatin ifadesiydi.

Halen de, Türkiye geçmişin kötü izlerini silme yolunda büyük mesafeler kat ederek ilerliyor.

 

Çok genel çizgilerle söylersek;

AK Parti, siyasetimizi uzun dönemler boyu demir bir korse gibi sıkan militarist vesayeti tasfiye etmek yolunda inanılmaz bir başarı yakaladı.

Aynı şekilde 27 Mayıs ve CHP militarizminin karanlık bir bakiyesi durumundaki jüristokratik vesayet de ortadan kaldırıldı.

Ve yine bu iki vesayetin bir anlamda uzantısı durumunda olan ve günlük hayatın her alanına dogmatik ve totaliter bir yaklaşımla müdahale eden bürokratik vesayet de çok önemli ölçüde tasfiye edildi.

Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok hukuk doğrultusunda yaşanan bu büyük değişim, bütün kurumların kendilerini yeniden gözden geçirme ve yeni bir anlayışla düzenleme sonucunu da beraberinde getirdi.

Nitekim bu anlayış ve atmosfer doğrultusunda yaşanan değişimlerin sadece bir kaçını hatırlarsak;

Türkiye'de artık her şey özgürce tartışılıyor.

Bir zamanlar herkesin doğruluğuna kayıtsız şartsız teslim olması istenen resmi tezler, devlet dogmaları artık tamamen özgürce ele alınıp değerlendirilebiliyor.

Dersim tartışmaları buna örnektir.

Anlamsız, mesnetsiz ve insan haklarına ters düşen yasaklar geride kaldı.

Mesela TRT-Şeş yayınları buna örnektir.

Eğitimde utanç verici bir ayrımcılıktan başka bir şey olmayan katsayı uygulaması kaldırıldı.

Üniversitelerimizde yaşanan anlamsız kıyafet ayrımcılığı artık gündemde değil.

Taşlar bir bir yerine oturuyor, kurumlar kendi görev alanına çekiliyor, dahası kurumlarımız yeni bir anlayışla kendilerini reorganize ediyor.

Mesela TSK, orduevlerindeki hiyerarşik statüyü değiştiriyor.

Orta öğretimdeki öğrencilerimize militarist bir anlayış zerketmek dışında bir işlevi olmayan Milli Güvenlik dersleri kaldırıldı.

Milli Bayramlarımızın daha sivil bir anlayışla kutlanması yolunda önemli düzenlemeler yapıldı.

Tüm bunlara karşı eski düzene sevdalı olanların tepkisini anlıyoruz.

Kendi ikbal ve geleceğini eski düzende görenlerin, milletin mutluluğu diye bir derdi hiçbir zaman olmadı zaten.

Bilakis "milletin kendisi" onlar için her zaman en büyük problem oldu.

Yerine göre Haso-Memo, yerine göre "Bidon kafalı" diye aşağılamaya, küçümsemeye çalıştıkları bu milleti her zaman kendileri için en büyük tehdit sayıp her türlü yöntemi deneyerek zorla hizaya sokmayı biricik yaşam tarzı edindiler.

Halen de aynı kafada yollarına devam ediyorlar.

Bir de kendilerini değişimci-liberal solcu, özgürlükçü vb sıfatlarla takdim edip eleştirilerinde insaf ve hakkaniyetin çok ötesine çıkanlar var.

Bunların en moda eleştirel kavramları ise "Ankaralılaşmak, devletmek..."

El insaf diyoruz sadece ve yukarıda sadece bir kısmını saydığımız büyük değişimleri hatırlatarak soruyoruz:

Kısa sürede bir ülkeyi bu kadar değiştiren, bir zamanlar hayal bile edilemeyen reformları bir bir gerçekleştiren böylesine reformist bir partiyi ve onun tüm dünyada saygınlık uyandıran Genel Başkanını, "Ankaralılaştı, devletleşti" diye itham etmeye çalışmanın hangi vicdanla bağdaştırılması mümkündür?

Gayet net ve açık şekilde bir kere daha ifade ediyorum:

AK Parti Türkiye'de bir tarih yazıyor ve yazmaya da devam edecek.

Bazıları anlasa da bu böyledir, anlamasa da.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye Haberci'yi instagram'da takip edin Türkiye Haberci'yi Facebook'ta takip edin

TÜRKİYE HABERCİ E-GAZETE

  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete

YAZARLAR