Yusuf Zengin
Yusuf Zengin

9 liraya bilet, 1 liraya bilet, bedava bilet...

Havacılığı diğer sektörlerden ayıran en önemli özellik dünyadaki en üstün teknolojiyi kullanmasıdır. Bu teknoloji daha sonra yeryüzüne iner. Aslında uçaklar da öncelikle uzay teknolojisini kullanırlar. Bu nedenle de çok pahalı olmaları kaçınılmazdır.

Teknoloji pahalı olunca hava araçları da pahalı olur elbette. Bu kadar pahalı bir aracı kullanırken de iğneyle kuyu kazar gibi zorlanırsınız. Ticari anlamda en ince ayrıntısına kadar da itina etmeniz gerekir haliyle. Çünkü rakamlar öyle büyük döner ki kazanç ve zararlar günlük muhasebe kayıtlarıyla alt alta yazılabilir olmaktan çok öteyedir.

Bunun için de havacılık sektörü her yolcuyu inanılmaz önemser. Çılgın rekabet içerisinde öne çıkmak ve farklı gözüküp algılanmak şüphesiz çok önemli ve değerlidir. Çünkü, yolcunun aidiyet duygularıyla hareket ettiğini de bilir.

Bu durumda en önemli etken kamuoyu araçlarıdır. Medyayı kullanırken de normalin ötesinde farklı olmaya çalışır. Bunun yolu reklam vermek ve halkla ilişkiler çalışmalarıyla kamuoyu gözünde belli bir yere gelmektir.

Reklam vermek belli kriterleri içerir. Formülü belli ve basittir. Siz şirket olarak önce iyi olduğuna inandığınız bir reklam ajansı bulur sonra da kesenin ağzını açarsınız. Geri dönüşü bellidir ve ölçülebilir.

Oysa bir de sıçrama yapılması gereken durumlar vardır. Hani şöyle telefonlarınızın kilitlendiği, yolcunun kuyruğa girdiği, "vay be" dedirten cinsten. İşte böyle durumlar için de tutar promosyon yaparsınız. Bilet ücretlerini ...den başlayan fiyatlarla diye duyurursunuz. Yolcunun algısı oluşur. Aylar öncesinden satın aldığında çok cüzi miktarlarla bilet alacağını bilir. Planlamasını ona göre yapar. Sonra bir arkadaşını daha aynı tarihte aynı yere götürmek istediğinde o da gider uçağın pahalı biletinden satın alır. Tüm biletlerin satış ortalaması uçağın maliyetinin üzerindedir. Hatta bazı durumlarda bu satışı tamamen elektronik ortamda bilgisayar düzenler. Gelen talebe göre fiyatı yukarıya ve aşağıya çeker. Uçak uçtuğunda amaç elbette kar etmektir.

Bu sırada önemli şeylerden birisi bu ve benzer kampanyaların dozunu ve zamanlamasını ayarlamaktır. Eldeki cephaneyi birden bire alakasız zamanda harcarsanız hedefi vuramazsınız. Ya da saklayıp uygun zamanı beklerken trendi kaçırmak mümkün. Tüm bunlar için iyi bir pazarlama ekibi elbette şart. Bir de yapılan eylemin şiddetini ayarlayanlar vardır ki işte asıl önemlisi bence odur. Bunlara genellikle "Halka İlişkiler Departmanı" adı verilse de bu iş departmanla olacak şey değildir. O yüzden bazı şirketler atı alıp Üsküdar'ı geçerken bazıları ise buna sadece patron seviyesinde mazeret cevaplar üretebilmektedir.

Elbette koskocaman şirketin bu gibi önemli stratejilerini birkaç kişiye teslim etmek hiçbir patronun hoşlanacağı şey değildir. Ama ne yazık ki dünyada da başarının sırrı böyle profesyonel adamları bulup uygun yere koymak ve onları yetkilerle donatmaktan geçiyor. Sonrası sadece balans ayarları yapmak, vizyon ve misyonun yönünü belirlemek. O yüzden dünyada CEO'lar golf oynayıp hayati kararları şekillendirirken bizimkiler neredeyse idare amirlerinin araç sevkiyatına bile karışıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye Haberci'yi Facebook'ta takip edin

TÜRKİYE HABERCİ E-GAZETE

  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete