Otobüs mü, uçak mı?
Bu haber bana ilginç geldi. Yani bir yılda taşınan yolcu sayısı toplam 700 milyon kişi. Az buz bir rakam değil. Bu ülkenin 780 bin 576 metrekaresinin tamamına ulaşabiliyor bu firmalar. Otobüs taşımacılığı bütün dünyada var. Ama bizim kadar yaygın olan bir başka ülke daha var mıdır bilinmez. Anlayacağınız bu alanda biz bir numara olmaya adayız. Otobüs yolculuğu kısa mesafede keyiflidir. Ama İstanbul'dan Trabzon'a gidip gelmek çok da heves edilecek bir durum değildir. Ülkemizde şu anda 10 bin otobüs varmış. Bunların içinde bazıları eski püskü, bazıları ise gerçekten seyahat etmeye çok uygundur. Gökyüzünü seyrettireninden tutun da, uçaklardaki ikramın aynısını ve hatta daha iyisini verenleri bile var. Şimdi de uçaklarla bir rekabete girişen otobüs firmaları birleşme yoluna gidiyormuş. Gitsinler ve daha iyi şeyler yapmaya çalışsınlar. Uçak firmalarıyla elbette zaman açısından yarışmaları mümkün değil ama, konfor ve ikram açısından isterlerse onları geride bırakabilirler. Bir de trafik kazalarından iyi bir şekilde korunabilirlerse deyme gitsin keyfine. Otobüsçüler, uçakların ucuz olduğunu ve kendilerine karşı haksız bir rekabete neden olduklarını söylüyorlar. Ben buna katılmıyorum. İstanbul -Trabzon arası tek gidiş 168 milyon lira ucuz olur mu? Bu fiyatlar yaz boyu böyle gider. Ama kışın elbette fiyatlar biraz daha düşer. Fakat bir dönemde olduğu gibi uçak bilet fiyatlarının, otobüs fiyatının altına düşeceğini hiç sanmıyorum. Bu nedenle derim ki, ben kısa yolculuklarda otobüsü tercih ederim. Uzun yolculuklar için ise uçak hem iyidir, hem de ucuza gelir. Bu rekabetin sonuçta yolcuya yarayacağını düşünüyorum. Fakat otobüsçülerin de ekmek yeme hakkı vardır. Onları bu pazardan dışlayıp atmak hiç doğru bir hareket olamaz. Zaten uçakçıların da, ne böyle bir niyeti vardır, ne de doğrusu buna güçleri yeter. Her iki sektörün de bu topraklar üzerinde kardeşçe çalışıp ülke ekonomisini kalkındırmaktan ve hizmet etmekten başka çaresi yoktur.
100 vilayet olur mu?
Türkiye Cumhuriyeti'nin kaç vilayeti olsa iyi olur dersiniz. Biz büyürken 67 ilimiz vardı. Sonra neden icabetti, ne gerek duyuldu bilinmez Turgut Özal il sayısını arttırdı. Ardahan ve Iğdır sınır güvenliği için il yapıldı denir. Şimdi AKP hükümeti de bazı ilçeleri il yapmak için çalışma başlatmış. Antalya'nın Alanya ve Fethiye gibi ilçelerini il yapacaklarmış. Şu anda tam 81 ilimiz var. Bu sayı hiç şaşırmayın seçime kadar 90'u bulabilir. Ülkemizin yüzölçümüne bakarak karar verirsek, birileri çıkıp 150 tane vilayetimiz olsun da diyebilir. Şöyle Türkiye haritasını önünüze alın bakın, birilerine göre il olabilecek o kadar çok ilçe var ki. Ama bu gerçekten gerekli midir. Eğer öyle bakarsak İstanbul'u üçe veya dörde bile bölmek mümkündür. Önce nüfus, sosyal gelişme ve ekonomik kriterleri alt alta yazıp, olumlu cevaplar alabiliyorsak bazı ilçeleri il yapabiliriz. Ama bunun ne götürüp, ne getireceğini de iyi bilmek lazım. Bizim gençliğimizde yıllarca hep 67 ilde kaldık. Bunun hiçbir eksikliğini duymadık. Ülke geri de kalmadı. Hatta ileri bile gitti. Bence fazla il ekonomiye külfet demektir. Yeni il, yeni masraflar demektir. Bu nedenle bana sorarsanız, değil il sayısını arttırmak bence bu il sayısını azaltmak lazım derim. Bazı küçük illeri birleştirip tek il yapabiliriz. İl sayımızı doğrusu 30 veya 40'a kadar düşürmek daha doğru olur. Birileri de eyalet sistemine gidelim diyor. Bakın bu çok tehlikeli bir durumdur. Birilerinin kafasında yatan parçalama işlemi böyle daha kolay olur. AB ve yerli yandaşları bu eyaletlere özerklik verilmesi için bastırırlar. Şimdi bile bunu söylüyorlar.Bu topraklar üzerinde hayali ve emeli olanların sayısı hiç azalmıyor, aksine artıyor. Bakın, Suriye Hatay'ı ister. Ermeniler toprak ister. Kürtler toprak ister. Başka isteyenler de olabilir. İşte bu nedenle eyalete sistemine ve sayısı 100 çıkacak vilayet sistemine de kesin hayır demek en doğrusudur. Ülkenin gerçeğini biliyorsak ona göre hareket etmeliyiz. Seçim geliyor diye kasabaları il yapma sevdasından vazgeçmek lazım bence. Bu bir şey kazandırmaz, sadece kaybettirir.