İlzam mı, ittifak mı?
Onur Havayollarıyla Pegasus Havayolları arasındaki işbirliği açıklaması seçim öncesi telaşında güme gitti. Aslında Türkiye'nin en önemli ticari hamlelerinden birisini kaçırdık bu aralıkta. Sabiha Gökçen ihalesinden sonra Ali Sabancı'nın bunu açıklaması aslında beklenen bir gelişmeydi.
Fısıltı gazetelerine göre aslında sektör bu işbirliğini çoktan duymuştu. Ancak işbirliğinin iki şirket arasında gerçek bir ittifak mı yoksa Pegasus'un Onur'u ilzam etmesi mi orasını anlayamadık. Yapılan açıklamaya göre aslında iki şirket arasında hem her şey yapılabilirdi hem de hiçbir şey yapılmayacaktı. Medya da doğal olarak somut kelime bulamadığı bu açıklamayı aynen aldığı gibi yani işbirliği olarak duyurdu.
Kapalı kapılar ardında Pegasus'un Onur hisselerinin yüzde 90'ını 150 milyon dolara satın almak için anlaşmanın sağlandığı ancak bunun imza altına alınmadığı ve satışın henüz tam olarak gerçekleşmemesi nedeniyle de açıklamanın bu şekilde yapıldığı konuşuluyor. Onur ve Pegasus arasındaki böyle bir birleşme Ali Sabancı'yı havacılık sektörünün en büyüğü haline getirir.
Bugün havalimanlarında TAV neyse Ali Sabancı'nın da havacılıkta o olması böyle bir anlaşma gerçekten yapılırsa kaçınılmaz olur. Elbette havacılığın bundan nasıl etkileneceğini de hep birlikte görürüz. Şu ana kadar Pegasus'un yönetilme ve ve hizmet kalitesi olarak bakıldığında Türkiye ve sivil havacılık için son derece düzgün bir profil çizdiğini söylemek gerek. Onur Air'in biraz kendisini saklayan ancak bu saklanmanın arkasındaki halkla bütünleşme politikalarını başarılı bir biçimde yürüterek en büyük olma süreci ve istikrarı yıllardır sürüyor. Ülkenin en büyük özel havayolu olan Onur Air'in kendisine direkt rakip olmayan Pegasus bünyesine katılması havacılığa büyük bir sinerji katacaktır.
Sabiha Gökçen ve Atatürk Havalimanlarıyla havacılığı fethedecek olan böyle bir oluşumun muhtemel tek rakibi sadece Türk Hava Yolları olabilecektir. Böyle bir oluşum sonrasında iki şirketin iç hat saatlerini tek bir politikaya göre yeniden düzenlemesi, dış hatlardaki Pegasus tarifeli seferleriyle Onur charterlarını birleştirmeleri ve Onur'un Suudi Arabistan operasyonuyla sonuncu ticari hamlenin garanti altına alınması bu büyüklükteki bir şirkete önemli bir güven unsuru katacaktır.
Böyle bir oluşum Türk halkının iç hatlarda geniş ağa sahip bir şirketler zinciriyle seyahat etmesini sağlayacaktır. Bu büyük gücün tekel olarak belirleyici olmaması daha doğrusu rekabetken yoksun bir yapı içerisinde rakamları THY'nin biraz altında tutup havacılığın yeniden pahalı bir seyahat biçimi haline gelmemesinin sigortası ise şüphesiz Atlas Jet'tir.
Havacılıkta birkaç yıl içerisinde taşların yerine oturacağı, bazı şirketlerin küçülüp ve hatta yok olacağı, bazılarının ise birleşip büyüyeceği yönündeki senaryo doğal olarak süreç içerisinde olması gerektiği gibi yürüyor.
Bu birliktelikten nasıl bir sinerji doğacağını ise göreceğiz. Elbette iki şirket arasındaki şu ana kadar açıklanmamış olan bu birleşmenin gerçekleşmesi halinde.
Fısıltı gazetelerine göre aslında sektör bu işbirliğini çoktan duymuştu. Ancak işbirliğinin iki şirket arasında gerçek bir ittifak mı yoksa Pegasus'un Onur'u ilzam etmesi mi orasını anlayamadık. Yapılan açıklamaya göre aslında iki şirket arasında hem her şey yapılabilirdi hem de hiçbir şey yapılmayacaktı. Medya da doğal olarak somut kelime bulamadığı bu açıklamayı aynen aldığı gibi yani işbirliği olarak duyurdu.
Kapalı kapılar ardında Pegasus'un Onur hisselerinin yüzde 90'ını 150 milyon dolara satın almak için anlaşmanın sağlandığı ancak bunun imza altına alınmadığı ve satışın henüz tam olarak gerçekleşmemesi nedeniyle de açıklamanın bu şekilde yapıldığı konuşuluyor. Onur ve Pegasus arasındaki böyle bir birleşme Ali Sabancı'yı havacılık sektörünün en büyüğü haline getirir.
Bugün havalimanlarında TAV neyse Ali Sabancı'nın da havacılıkta o olması böyle bir anlaşma gerçekten yapılırsa kaçınılmaz olur. Elbette havacılığın bundan nasıl etkileneceğini de hep birlikte görürüz. Şu ana kadar Pegasus'un yönetilme ve ve hizmet kalitesi olarak bakıldığında Türkiye ve sivil havacılık için son derece düzgün bir profil çizdiğini söylemek gerek. Onur Air'in biraz kendisini saklayan ancak bu saklanmanın arkasındaki halkla bütünleşme politikalarını başarılı bir biçimde yürüterek en büyük olma süreci ve istikrarı yıllardır sürüyor. Ülkenin en büyük özel havayolu olan Onur Air'in kendisine direkt rakip olmayan Pegasus bünyesine katılması havacılığa büyük bir sinerji katacaktır.
Sabiha Gökçen ve Atatürk Havalimanlarıyla havacılığı fethedecek olan böyle bir oluşumun muhtemel tek rakibi sadece Türk Hava Yolları olabilecektir. Böyle bir oluşum sonrasında iki şirketin iç hat saatlerini tek bir politikaya göre yeniden düzenlemesi, dış hatlardaki Pegasus tarifeli seferleriyle Onur charterlarını birleştirmeleri ve Onur'un Suudi Arabistan operasyonuyla sonuncu ticari hamlenin garanti altına alınması bu büyüklükteki bir şirkete önemli bir güven unsuru katacaktır.
Böyle bir oluşum Türk halkının iç hatlarda geniş ağa sahip bir şirketler zinciriyle seyahat etmesini sağlayacaktır. Bu büyük gücün tekel olarak belirleyici olmaması daha doğrusu rekabetken yoksun bir yapı içerisinde rakamları THY'nin biraz altında tutup havacılığın yeniden pahalı bir seyahat biçimi haline gelmemesinin sigortası ise şüphesiz Atlas Jet'tir.
Havacılıkta birkaç yıl içerisinde taşların yerine oturacağı, bazı şirketlerin küçülüp ve hatta yok olacağı, bazılarının ise birleşip büyüyeceği yönündeki senaryo doğal olarak süreç içerisinde olması gerektiği gibi yürüyor.
Bu birliktelikten nasıl bir sinerji doğacağını ise göreceğiz. Elbette iki şirket arasındaki şu ana kadar açıklanmamış olan bu birleşmenin gerçekleşmesi halinde.