Ünlülerin Tutarsızlıkları
Teknolojinin hayatımıza iyice girip yerleşmesi, her evde en az 2 televizyonun bulunması -pek çok ülkede olduğu gibi- Türkiye'de de ünlü sayısının artmasını sağladı. Çünkü eskiden ünlü olmak yalnızca yetenekli olma koşuluna bağlıyken televizyonlar sayesinde yetenekten çok daha önemli bir şey ortaya çıktı:
Reklam…
Günümüzde bir kişinin hayal ettiği üne ve paraya sahip olması ancak iyi bir tanıtımla mümkün. İyi bir tanıtım ve sürekli gündemde olma zorunluluğu ünlüleri magazincilere en fazla muhtaç kılan unsurlardan biri. Bu nedenle ünlü olmak isteyen kişiler özellikle ünlü olma aşamasında gittikleri yerlere basını çağırıyorlar ya da gazetecilerin bekleştiği mekanlarda boy göstermeyi tercih ediyorlar. Tabi bunu yaparken bir yandan da bu çekimlerden rahatsızmış numarası yapmayı da ihmal etmiyorlar. Magazincileri hayatlarına sokarak ünlü olmayı başarınca da magazincilerin hayatlarında olmasından özel hayat diye bir şeylerinin kalmamasından şikayet ediyorlar. Bunun kendi tercihleri olduğunu unutarak. Ünlülerin bu tutarsızlıklarının faturasıysa her zaman magazin basınına çıkartılıyor. Şöhretlerini büyük oranda magazincilere borçlu olan ünlüler, zaman zaman basın mensuplarını dövmekten bile çekinmiyorlar. Magazin basınıysa bu olayları yalnızca kınayan haberler yapmakla yetiniyorlar. Oysa ünlülere verilecek en büyük ceza onların bir daha tek bir haberini bile yapmamak olurdu. O zaman magazincilere dayak atan kişiler, magazincilerin peşinden koşmaya başlarlardı.
Böylece bindikleri dalı kestiklerini anlamış olurlardı. Ama Türkiye'de ne magazinciler bunu yapar, ne de ünlüler tutarsızlıklarından vazgeçer. Böylece her şey aynı tas, aynı hamam devam eder.
Reklam…
Günümüzde bir kişinin hayal ettiği üne ve paraya sahip olması ancak iyi bir tanıtımla mümkün. İyi bir tanıtım ve sürekli gündemde olma zorunluluğu ünlüleri magazincilere en fazla muhtaç kılan unsurlardan biri. Bu nedenle ünlü olmak isteyen kişiler özellikle ünlü olma aşamasında gittikleri yerlere basını çağırıyorlar ya da gazetecilerin bekleştiği mekanlarda boy göstermeyi tercih ediyorlar. Tabi bunu yaparken bir yandan da bu çekimlerden rahatsızmış numarası yapmayı da ihmal etmiyorlar. Magazincileri hayatlarına sokarak ünlü olmayı başarınca da magazincilerin hayatlarında olmasından özel hayat diye bir şeylerinin kalmamasından şikayet ediyorlar. Bunun kendi tercihleri olduğunu unutarak. Ünlülerin bu tutarsızlıklarının faturasıysa her zaman magazin basınına çıkartılıyor. Şöhretlerini büyük oranda magazincilere borçlu olan ünlüler, zaman zaman basın mensuplarını dövmekten bile çekinmiyorlar. Magazin basınıysa bu olayları yalnızca kınayan haberler yapmakla yetiniyorlar. Oysa ünlülere verilecek en büyük ceza onların bir daha tek bir haberini bile yapmamak olurdu. O zaman magazincilere dayak atan kişiler, magazincilerin peşinden koşmaya başlarlardı.
Böylece bindikleri dalı kestiklerini anlamış olurlardı. Ama Türkiye'de ne magazinciler bunu yapar, ne de ünlüler tutarsızlıklarından vazgeçer. Böylece her şey aynı tas, aynı hamam devam eder.