Atlas’ın pilot bilmecesi
AtlasJet'in uçağının kaçırılmasından çok pilotların uçağı terk edip etmemeleri gerektiği üzerine yazılıp çizildi. AtlasJet CEO'su Tuncay Doğaner yaptığı açıklamada, "Buna odaklanmayın. Bu, operasyonun bir parçasıydı" derken iş tam bir bilinmeze döndü. Gerçi Sabah yazarı Yılmaz Özdil bu konuyla ilgili kaleme aldığı muhteşem yazısında Türk usulü uçak kaçırmanın detaylarını yazdı ama biraz da perde arkası biz verelim.
Öncelikle hiçbir pilotun hiçbir zaman uçağını bırakmaması gerektiğini düşünüyor ve savunuyorum. Kaldı ki uluslar arası havacılık kuralları ve teamülleri de bu yönde. Sonuçta durumdan vazife çıkartıp geriye yönelik süslemeler yapmak olayı haklı kılmıyor. Trafik kazası atlatıldığında şoförün becerisini ballandırması gibi sanki pilotların kaçması sayesinde yolcular ve uçak kurtulmuş gibi saçma sapan bir sonuca varılıyor.
İşin özü buradaki hava korsanları amatördür. Eğer gerçekten ellerinde gerçek silahlar veya patlayıcılar olsa ya da futbol antrenörünü aramak gibi eylemin içeriğinden hareketle salakça davranmasalardı pilotların uçağı terk etmesi faciayla sonuçlanırdı. Tabi bu durumda buna da bir varsayım demek her ne kadar doğru olsa da teröristin profesyonel olması halinde eylemin nasıl sonuçlandığını da hepimiz biliyoruz artık.
Burada en önemli konulardan biri aslında çok daha öncesinden beri tartışılan pilotların sivil mi yoksa asker kökenli mi olması gerekliliği. Asker kökenli pilotların yıllarca aldıkları eğitimler nedeniyle kaza yapmaya daha elverişli bir ruh halinde oldukları savunuluyor. Buna gerekçe olarak gösterilen ise daha çok risk almayı öğrenmiş olmaları. Ancak bu defa gördük ki kokpittekilerin ikisi de sivil kökenli olunca camdan atlayıp gidiyorlar.
Hiçbir asker kökenli pilot iddia ediyorum o uçağın camından atlayıp gitmezdi. Hatta ona emir verilse bile gitmezdi.
Bu konuda gemisini en son kaptanın terk etmesine yönelik atasözleri bile varken bu iş gerçekten komik bir durum olmuştur.
Ayrıca şu ana kadar da pilotların iddia ettiği gibi "Bize uçağı terk edin emri verildi" cümlesindeki emri kimin verdiği öğrenilememiştir. Muhtemelen bu durum da sonrasında üretilmiş bir mazeret gibi gözüküyor.
AtlasJet gibi reklama ve markaya yatırım yapmış bir havayolunun böyle bir olay yaşaması ise büyük talihsizliktir. Saatlerce uçağın sağından solundan atlayan insanların görüntüsüyle yayınlanan marka zarar görmüştür.
Bu arada uçağın pilotları şirketin küçük hissedarı Aydın Kızıltan'ın himayesi altında gözüküyor. Şirketin asıl sahibi ise Yavuz Çizmeci olarak duruyor. Oysa şirket AtlasJet adına kiralanmış ve o şekilde uçuyor. Muhtemelen AtlasJet yönetimi pilotları tanımıyor bile.
Benim tanıdığım kadarıyla Atlas'ın CEO'su Tuncay Doğaner bu olayı medya karşısında savunurken eminim çok sinirlenmiştir. İnsanın kendi organizasyonu ve kontrolü altında olmasına rağmen kendi seçmediği adamlar yüzünden böyle bir olay yaşaması pek hoş olmasa gerek.
Haa bu arada Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru ise yaptığı açıklamada, "Pilotların yaptığı olay doğru gibi" demiş.
Havacılıktan bahsederken kullanamayacağınız iki kelime vardır;
Biri "Sanki", diğeri "Gibi"
Geçen hafta birileri uçak kaçırdı "Sanki" ne dersiniz?
Öncelikle hiçbir pilotun hiçbir zaman uçağını bırakmaması gerektiğini düşünüyor ve savunuyorum. Kaldı ki uluslar arası havacılık kuralları ve teamülleri de bu yönde. Sonuçta durumdan vazife çıkartıp geriye yönelik süslemeler yapmak olayı haklı kılmıyor. Trafik kazası atlatıldığında şoförün becerisini ballandırması gibi sanki pilotların kaçması sayesinde yolcular ve uçak kurtulmuş gibi saçma sapan bir sonuca varılıyor.
İşin özü buradaki hava korsanları amatördür. Eğer gerçekten ellerinde gerçek silahlar veya patlayıcılar olsa ya da futbol antrenörünü aramak gibi eylemin içeriğinden hareketle salakça davranmasalardı pilotların uçağı terk etmesi faciayla sonuçlanırdı. Tabi bu durumda buna da bir varsayım demek her ne kadar doğru olsa da teröristin profesyonel olması halinde eylemin nasıl sonuçlandığını da hepimiz biliyoruz artık.
Burada en önemli konulardan biri aslında çok daha öncesinden beri tartışılan pilotların sivil mi yoksa asker kökenli mi olması gerekliliği. Asker kökenli pilotların yıllarca aldıkları eğitimler nedeniyle kaza yapmaya daha elverişli bir ruh halinde oldukları savunuluyor. Buna gerekçe olarak gösterilen ise daha çok risk almayı öğrenmiş olmaları. Ancak bu defa gördük ki kokpittekilerin ikisi de sivil kökenli olunca camdan atlayıp gidiyorlar.
Hiçbir asker kökenli pilot iddia ediyorum o uçağın camından atlayıp gitmezdi. Hatta ona emir verilse bile gitmezdi.
Bu konuda gemisini en son kaptanın terk etmesine yönelik atasözleri bile varken bu iş gerçekten komik bir durum olmuştur.
Ayrıca şu ana kadar da pilotların iddia ettiği gibi "Bize uçağı terk edin emri verildi" cümlesindeki emri kimin verdiği öğrenilememiştir. Muhtemelen bu durum da sonrasında üretilmiş bir mazeret gibi gözüküyor.
AtlasJet gibi reklama ve markaya yatırım yapmış bir havayolunun böyle bir olay yaşaması ise büyük talihsizliktir. Saatlerce uçağın sağından solundan atlayan insanların görüntüsüyle yayınlanan marka zarar görmüştür.
Bu arada uçağın pilotları şirketin küçük hissedarı Aydın Kızıltan'ın himayesi altında gözüküyor. Şirketin asıl sahibi ise Yavuz Çizmeci olarak duruyor. Oysa şirket AtlasJet adına kiralanmış ve o şekilde uçuyor. Muhtemelen AtlasJet yönetimi pilotları tanımıyor bile.
Benim tanıdığım kadarıyla Atlas'ın CEO'su Tuncay Doğaner bu olayı medya karşısında savunurken eminim çok sinirlenmiştir. İnsanın kendi organizasyonu ve kontrolü altında olmasına rağmen kendi seçmediği adamlar yüzünden böyle bir olay yaşaması pek hoş olmasa gerek.
Haa bu arada Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru ise yaptığı açıklamada, "Pilotların yaptığı olay doğru gibi" demiş.
Havacılıktan bahsederken kullanamayacağınız iki kelime vardır;
Biri "Sanki", diğeri "Gibi"
Geçen hafta birileri uçak kaçırdı "Sanki" ne dersiniz?