Havada birleşme ne kadar gerekli?
Pegasus ve İzAir'in birleşmelerinden doğan sonuçla ilgili bilgileri manşetimizde okumuşsunuzdur. İki şirketin evliliğinden ciddi bir ticari sinerji doğdu. Birbirine rakip olarak aynı hatta mücadele eden biri nispeten daha büyük olan iki şirket güçlerini birleştirince rakiplerine oranla ciddi bir avantaj sağlamış oldu.
Dünyada şirket evlilikleri her zaman olan bir ticari hamle. Türkiye'nin sivil havacılıktaki durumu da şu anda emekleme evresinde olduğundan bu ve benzeri birleşmeler elbette kaçınılmaz. Bu duruma dünyanın bazı yerlerinde "Şirket evliliği" adı verilirken bazı durumlar da ise gerçekleşen birleşme bir şirketin diğerini yutması olarak değerlendiriliyor.
Yutma durumlarında tabirden de anlaşılacağı gibi yutan şirket beslenmiş, büyümüş ve haliyle şişmanlamış olarak hayatına devam ederken yutulan ise sindirilmiş, eritilmiş ve yok edilmiş oluyor.
Pegasus'un İzAir'i bünyesine alması bir şirket evliliğidir. Ancak az sayıda oyuncunun bulunduğu sektörlerdeki birleşmeler evlilik bile olsa bu durum kartel veya karteller yaratacağından neticede tüketici açısından sorun oluşturabilir.
Pegasus ve Onur Air işbirliği olarak açıklanan ancak perde arkasında Pegasus'un Onur Air'i satın alma hamle ve süreci olarak değerlendirilen görüşmelerden çıkacak muhtemel sonuç örnekte görüldüğü gibi bir yutma değil birleşme olacaktır. Ancak böyle bir birleşme sonrasında sektördeki dengeler THY ve Pegasus karteli olarak gelişecek Atlas ve diğer şirketler ise küçük oyuncular olarak kalacaktır. Bu durumun tüketiciye fiyat olarak yansımasını beklemek hayalcilik olur. Bu durumun kalite olarak sektöre katkı sağlaması ise mümkündür. Bu büyüklükte bir şirket yeni kurulacak rakipleri bakımından asla yetişilemeyecek büyüklükte olacaktır ve kartelin tanımı da bir anlamda budur.
Devlet açısından bu gibi birleşmelere müdahale etmek veya yönlendirmek elbette mümkün ve doğru değildir. Ancak hava ve yerdeki park alanları bitmişken, isteyen şirkete istediği saatte istediği yerden dilediği yere uçma izni verilemezken bu izin ve yetkilerin tamamını elinde barındıran şirket sayısının ikiyi geçmeyecek olması devlet, yani Ulaştırma Bakanlığı açısından da üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Ancak şahsen ben böyle bir ince ve gerçek ayrımın yapılıp tüketici lehine eylem göreceğini hiç mi hiç sanmıyorum. Bu kadar majör değişim ve halkın anlamayacağı kliklere siyasilerin bugüne kadar girmediği ülkemizde bundan sonra da hamle yapılmayacaktır.
Rekabeti geliştiren ve işbirlikleriyle rantabl hale getirerek bunu yolcuya yansıtan şirket birleşmeleri her zaman iyi sonuçlar doğurur. Oyuncusu az sektörlerdeki büyük şirket birleşmeleri ise her zaman tüketiciye zarar getirir. Bu durum kısa vadeden başlayan zamanda da doğal olarak halka yansır ve o sektördeki siyasi imtiyazlarınızı politikacı olarak halkın gözünde kaybedersiniz. Politikacı açısından bakılması gereken asıl pencere budur.
Bizim açımızdan yani halk olarak bakılacak bir pencere maalesef bulunmamaktadır. Birkaç yıl sonra uçağa hangi oranda bir makul rakam ödeyerek bineceğimize patronlar karar veriyor. Daha doğrusu karar verecekler.