Kazalar ve sonrası
AtlasJet kazasından sonra şirket bir açıklama yaparak düşen uçağın kendilerine ait olmadığını ve aslında Word Focus Havayolları'ndan kiralandığını söyleyerek bu konuyla ilgili yapılacak haberlerde bu şekilde hareket edilmesini istedi. Bunun üzerine iki büyük iletişimciden karşı cevap geldi. AtlasJet'i yerden yere vuran bir açıklamaydı bu.
Özellikle Ali Atıf Bir'in açıklaması yabana atılır cinsten değildi. Biran için durdum düşündüm. Bazı hatalar zincirinin insanı nerelere kadar sürükleyebileceğine baktım. Medya iletişimine ve kriz planlarına ihtiyaç duyan şirketler kendi bünyelerinde profesyonel elemanlar çalıştırmak yerine dışarıdan ordinaryus tutarlarsa sonunda olacağı bu işte.
Havalimanlarında yıllarca gazetecilik yapmış bir sürü becerikli muhabir en azından medya iletişimini bilirken veya iletişim fakültelerinden mezun olduktan sonra değerli ve büyük şirketlerde çalışmış bir dolu genç işsizlikten kan ağlarken iletişim görevini danışmanlık kadrosuna bağlayıp reçete yazan doktor kıvamında bu işi yürütürseniz başınıza gelecek budur.
İletişim denen olgunun taşıma suyla dönmeyeceği ve ancak şirketlerin kendi bünyelerinde yıllardır yoğrulmuş, etkili, yetkili, ilgili ve bilgili kişilerden oluşabileceği gerçeğini anlamak için daha ne olması gerekli. İşte önümüzde onlarca örnek varken hem de. Onur Havayolları bu kadar az reklam yaparak ve sıfır pazarlamayla Türkiye'nin en büyük havayolu şirketi olabiliyorken reklam ve iletişime bu kadar para harcayan bir AtlasJet'in neden bir türlü başının dertten kurtulamadığının en somut tespitidir AliAtıf Bir'in yazdıkları.
Onur Air Hollanda krizinden ve sonrasındaki birçok medyatik beladan kurtulduysa bu neredeyse tamamen gazeteci orijinli ve havacılık deneyimli ekipten oluşan Onur Air iletişim departmanının becerisidir.
Peki, AtlasJet hatayı nerede yaptı?
Atlas'ın hatası zamanında medyada yazıldığı kadarıyla doğruysa Ali Atıf Bir hocayı iletişim danışmanı olarak tutmak oldu. Görünen o ki bu anlaşma sona ermiş ve öküz ölüp ortaklık bitmiş. Oysa aynı hocanın kaleminden AtlasJet'e düzülen övgüler de arşivde duruyor.
İşte bu işin riski budur.
Medyayla olan iletişiminizde kendinizi açık, şeffaf, net ve samimi bir biçimde anlatıp gerçekler üzerine diyalog kuramazsanız bu işin komplikasyonu budur. Bu da ancak şirketlerin kendi bünyelerindeki ekipleriyle olur. Taşıma suyla değirmen dönmez kısacası.
Çünkü, havacılık 24 saat yaşayan ve dünyadaki en medyatik sektördür. Yan sokakta birine otomobil çarpıp hayatını kaybetse haberiniz olmaz ama Amerika'daki bir uçakta ölen adamın haberini ertesi gün gazetelerde okur televizyonlarda seyredersiniz.
Apaçık bu kadar ortada duran önemli bir konu için bir uçak ekibi bütçesi ayırmak ve o departmana yatırım yapmak gerçeğinin görülemiyor olması acıdır.
Yoksa AtlasJet'in yaptığı açıklamanın bu kadar sopayı hak etmediği de bir gerçektir.
Özellikle Ali Atıf Bir'in açıklaması yabana atılır cinsten değildi. Biran için durdum düşündüm. Bazı hatalar zincirinin insanı nerelere kadar sürükleyebileceğine baktım. Medya iletişimine ve kriz planlarına ihtiyaç duyan şirketler kendi bünyelerinde profesyonel elemanlar çalıştırmak yerine dışarıdan ordinaryus tutarlarsa sonunda olacağı bu işte.
Havalimanlarında yıllarca gazetecilik yapmış bir sürü becerikli muhabir en azından medya iletişimini bilirken veya iletişim fakültelerinden mezun olduktan sonra değerli ve büyük şirketlerde çalışmış bir dolu genç işsizlikten kan ağlarken iletişim görevini danışmanlık kadrosuna bağlayıp reçete yazan doktor kıvamında bu işi yürütürseniz başınıza gelecek budur.
İletişim denen olgunun taşıma suyla dönmeyeceği ve ancak şirketlerin kendi bünyelerinde yıllardır yoğrulmuş, etkili, yetkili, ilgili ve bilgili kişilerden oluşabileceği gerçeğini anlamak için daha ne olması gerekli. İşte önümüzde onlarca örnek varken hem de. Onur Havayolları bu kadar az reklam yaparak ve sıfır pazarlamayla Türkiye'nin en büyük havayolu şirketi olabiliyorken reklam ve iletişime bu kadar para harcayan bir AtlasJet'in neden bir türlü başının dertten kurtulamadığının en somut tespitidir AliAtıf Bir'in yazdıkları.
Onur Air Hollanda krizinden ve sonrasındaki birçok medyatik beladan kurtulduysa bu neredeyse tamamen gazeteci orijinli ve havacılık deneyimli ekipten oluşan Onur Air iletişim departmanının becerisidir.
Peki, AtlasJet hatayı nerede yaptı?
Atlas'ın hatası zamanında medyada yazıldığı kadarıyla doğruysa Ali Atıf Bir hocayı iletişim danışmanı olarak tutmak oldu. Görünen o ki bu anlaşma sona ermiş ve öküz ölüp ortaklık bitmiş. Oysa aynı hocanın kaleminden AtlasJet'e düzülen övgüler de arşivde duruyor.
İşte bu işin riski budur.
Medyayla olan iletişiminizde kendinizi açık, şeffaf, net ve samimi bir biçimde anlatıp gerçekler üzerine diyalog kuramazsanız bu işin komplikasyonu budur. Bu da ancak şirketlerin kendi bünyelerindeki ekipleriyle olur. Taşıma suyla değirmen dönmez kısacası.
Çünkü, havacılık 24 saat yaşayan ve dünyadaki en medyatik sektördür. Yan sokakta birine otomobil çarpıp hayatını kaybetse haberiniz olmaz ama Amerika'daki bir uçakta ölen adamın haberini ertesi gün gazetelerde okur televizyonlarda seyredersiniz.
Apaçık bu kadar ortada duran önemli bir konu için bir uçak ekibi bütçesi ayırmak ve o departmana yatırım yapmak gerçeğinin görülemiyor olması acıdır.
Yoksa AtlasJet'in yaptığı açıklamanın bu kadar sopayı hak etmediği de bir gerçektir.