THY’de neler olmuş !
İstanbul Havayolları eski Genel Müdürü Safi Ergin'le arkadaşımız Ergün Zar'ın gerçekleştirdiği röportajı okumuşsunuzdur. Bir havacılık tarihi sayfasıdır bu röportaj. Daha kısa sayılabilecek kadar süre önce havacılık sektöründeki işlerin nasıl döndüğünün anlatısıdır.
Biz haberde adı geçen Atilla Çelebi'yi ve Sevgi Gümüştekin'i de en az Safi Ergin kadar eski tanır ve severiz. Ancak bu duygularımız bize iletilen bu kaotik geçmişi sizlerle paylaşmamıza engel değildir.
Aslında anlatılanlara çok şaşırdığımı söyleyemeyeceğim. Çünkü o tarihlerde Türk Hava Yolları zaten özel havayollarının hiçbirini iç hatlarda yaşatmamaya yönelik bir baskı politikasını gayet etkin biçimde kullanıyordu. Üstelik bu politika o dönemde icat edilmiş bir strateji de değildi.
Daha önceleri özel havayolu şirketleri iç hatlara girmeyi denemişti. İstanbul Havayolları, Onur Havayolları Diyarbakır ve Kars gibi oldukça riskli bölgelere uçuşlar yapmayı denemiş ancak o günlerde THY'nin uyguladığı tüm indirimler baz alınarak izin verildiğinden kısa süre sonra ticari olarak bu yükü karşılayamaz olmuşlardı.
O yüzden THY'nin kendi hangarının hemen yanında bir hangar istememesini bu mantıklarından hareketle anlayabiliyorum. Elbette anlıyor olmam algılıyor olmamı gerektirmez.
Hatta o tarihlerde Sayın Sevgi Gümüştekin'in THY hangarının hemen yanında İstanbul Havayolları hangarı yapılmasını kastederek; "Ne işleri var bizim yatak odamızda. Yer mi bitti. Gitsinler başka nereye istiyorlarsa oraya yapsınlar" dediğini ben bizzat hatırlıyorum.
Devlet hegemonyasındaki işlerde kaybeden her zaman halk oluyor. Bunu devlet elindeki sektörleri özelleştirmeye çalışan tüm dünya ülkelerinde gördük. İşte özel havayolu şirketleri iç hatlara başladıktan sonra geldiğimiz durum da ortada.
Ekonomik zorluklarla mücadele eden ülkemizde havayolu taşımacılığının öncelikle lüks bir ulaşım modu olarak lanse edilmesi hem de bunun devlet eliyle yapılması tarihsel bir utançtır. Bizim ki gibi ülkelerde devlet bu gibi durumlarda desteğini esirgemeyerek ekonomik olarak sıkıntıdaki halkının rahatına yönelik çalışır. Ancak biz kapitalizmi o kadar erken benimsemişiz ki bu durum hiç de öyle olmadı. Benim söylediklerimden de sosyalizm içeriği çağrıştırılmasın. Ben gerçek anlamda liberal olmanın mantığından bahsediyorum.
Konumuza geri dönersek; belki İstanbul Havayolları'nın sonunu bu hangarın iptal edilmesi getirmedi. Ama o tarihte bugün için bile oldukça büyük sayılabilecek bir şirket olan ve adı hiçbir yolsuzluk, bakımsızlık, kaza-kırım gibi olaylara karışmamış olmasına rağmen tamamen ticari hatalar ve konjenktürel ekonomik çalkantılar nedeniyle batmış bir şirkettir İstanbul Havayolları. Bence ülkemiz sivil havacılığının geri gitmesine neden olmuştur bu olay. O tarihlerdeki ne Gren Air ne Toros ne de Holiday idi İstanbul Havayolları. Gerçek bir şirket olarak kurulmuş ve büyümüştü. Elbette kendi hataları da oldu. Ama şimdi bu anlatılanların birebir doğru olduğunu varsayarak söylüyorum ki THY yönetimi İstanbul Havayollarına ayıp hem de çok ayıp etmiş.