Sabiha’nın belirsizliği
Herkes Sabiha Gökçen Havalimanı'nın Limak başkanlığındaki konsorsiyuma devredilme imzasını konuşuyordu. İhaleyi alan bu birlikteliğin çok yakında yatırıma başlayacağından ve limanın kaç milyar dolara satıldığından bahsediliyordu. Hatta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bu havaalanını devralmak için kendilerine yapılan teklifi nasıl geleceği görmeyerek reddettiklerinin itirafı da vardı. Sabiha Gökçen taçlandırılıyordu yani.
Birkaç defa değindiğim ama cevabına yönelik halen bir açıklama hatta ipucu bile bulamadığım soru işaretleri kafa kurcalıyor. Hatırlarsanız Atatürk Havalimanı'nın özelleştirilmesinde bile TAV konsorsiyumu o gün itibariyle çıkıp ve hatta çok daha önceden kendi şirket kimliğini daha doğrusu şirketler bütünlüğünü açıklamıştı. Yeni örneğimizde limanı hangi şirketin, hangi şirketler topluluğunun işleteceği halen belirsizliğini sürdürüyor.
Limak bu birlikteliğin ana şirketi olarak karşımızda duruyor. Ama bu meydanı Limak yalnız başına işletmeyecek. Diğer ortaklarla birlikte bu meydanı işletmek için hangi şirketi kurdular? Bu yeni şirketin genel müdürü kimdir, yardımcıları kimdir, vizyonu nedir, hangi misyonlara göre hareket edecek?
Yakın gelecekte her gün 400 bin doları devlete ödeyecek olan sistem nasıl kurulacak? Şu anda bu kadar paranın günlük ciro olarak bile meydandan elde edilemediği düşünüldüğünde ivmeyi nasıl yaratacaklar?
Sanırım hepimizin alışık olduğu yap-işlet-devret modelinden biraz daha farklı bir durumla karşı karşıyayız. Ancak ortada hiçbir açıklama, plan program olmaması havacılığın bir köşesindeki izleyici olarak bile beni endişelendiriyor. Bu duygularımın birer kuruntu olmasını en azından kendi adıma dilerim ama hiç de öyle gibi gözükmüyor.
Havacılık sektöründe birçok şey bilinir. Bu sektörde sır olmaz. Neticede küçük bir sektördür aslında tüm cirosu ve çalışan sayısının fazlalığına rağmen. Hangi yöneticiler başarılıdır, hangileri değildir, hangi şirket kuruluyor, hangisinin şansı fazla hangisinin az bunlar hep yüzde 90 tahmin edilir. Son 30 yıldır bu tahminler içerisinde İstanbul Havayolları'nın saçma sapan batışı hariç neredeyse hepsi aylar öncesinden bilinmiştir. Biz birkaç arkadaş yeni bir şirket kurulup yöneticileri atandığı zaman hangi yöneticinin hangi davranış modeli içerisinde olacağını ve arızanın ne zaman çıkıp onun o şirketten ne zaman kopacağına ve ne kadar fayda zarar vereceğine dair iddiaya bile gireriz. Buna iddia demek de doğru olmaz. Çünkü çoğunlukla işi bilenler aynı sonuca ulaştığından karşı tez oluşmaz.
Ama Sabiha Gökçen konusunda hiçbir tahminde bulunamıyorum, bulunamıyoruz. Ortada tahminde bulunacak kadar fiili bir durum yok ne yazık ki. Bu durum beni işin tahmin eğlencesi bölümü bakımından rahatsız ediyor ama asıl endişem havacılık açısından.
Tüm bu tahlillerimden çıkarttığım sonuç ise bence bu meydanı alanlar çok kısa süre içerisinde belli revizyonlara giderek farklı partner, ortaklık, işletme yapısı gibi değişimlere yönelecekler. Yoksa bu kadar durgun olmalarının başka bir ticari açıklaması olamaz.