Havayollarında Kampanya
Havayolu şirketleri yaz gelince kampanyalarını artırdı. AtlasJet'in yaşadığı sıkıntılı dönemden sonra kampanyalar yerine biraz daha kendi derdiyle uğraştığı bir süreci yaşıyor. Bu kadar atak bir şirketin böyle günler yaşaması yazık, üzücü ve düşündürücü. Başta Türk Hava Yolları olmak üzere Onur Air ve Pegasus ise aldı başını gidiyor.
Pegasus'un bir yıl boyunca 350 bin bedava biletlik kampanyasının reklamlarını gazetelerde görmüşsünüzdür. Bu kadar çok sayıda bileti bedava veriyor olmalarına karşın yeteri kadar PR yapamadıklarını düşünüyorum. Bu nedenle kampanyayı duyurmak için ciddi bir reklam kampanyasını da beraberinde yürütmek zorunda kalıyorlar.
Aynı dönemde Onur Air'in sadece bin biletlik kampanyasının getirdiği sese bakılırsa bir yerlerde dengesizlikler var.
Mesela geçmiş yıllarda Onur Air'in bir liraya bilet sattığı kampanya gazetelere sürmanşet olmuştu. Oysa 350 bin biletin bedava veriliyor olmasına rağmen çıkan haberler Onur Air'inkilerden bile küçük ve azdı.
Medyayla olan kişisel ilişkilerin gücü bile bu gibi kampanyaları yönetmeye yetmiyor demek ki. Halkın nasıl etkileneceğini, medyanın genel anlamda hangi mesajı ön plana çıkartabileceğini bilmek başka bir uzmanlık alanı. Ben bu konuda Onur Air'i daha başarılı değil, Pegasus'u daha başarısız buluyorum.
Çünkü Pegasus'ta işler sadece Ali Sabancı'nın süzgecinde, yönlendirmesinde ve beğenisinde yürüyor. Patronun 'Güzel olmuş' dediğine günümüz profesyonel yöneticileri asla 'Şurası eksik ama' demez. Bunu söyleyen küçük bir kitle ise sadece 'No man' modelinde adamlardır ki artık onların da devri kapandı. Zaten Ali Sabancı'nın genel tarzına bakıldığında bu tarz yaklaşımdan hoşlanmayacağı son derece belirgin.
Her zaman iddia ettiğim bir yaklaşım vardır.
Kimse pilotun işine karışmaz, teknisyeninkini bilmez. Uçak mühendisi bir şey söylediğinde patron olarak dinlersin. Ama konu reklam, PR, iletişim işine gelince her gazete okuyanın mutlaka bir fikri, tezi ve antitezi vardır. Böyle olunca da reklam ajansları ya da iletişim departmanları işin doğrusuna göre hareket edemez. Ya da böyle riski almak istemez. Çünkü patronun istediği yönde hareket edilirse sorumluluk ona ait olacaktır. Öteki yol doğru olsa bile işler ters gittiğinde hesap kendisinden sorulacaktır.
Bence Ali Sabancı'nın sektör olarak havacılığı seçmesindeki etkenlerden öne çıkanı da işin kendisinin popülariteye açık olmasıdır. Bunu eleştirmek için söylemiyorum. Ama Sayın Sabancı bu tezle hareket ettiyse ki bence öyle, işin reklam, imaj, pr anlamındaki bölümlerinde profesyonel yardım almalı ve alacağı yardımı yapacak kişileri de rahat bırakıp şans tanımalı.
Yoksa sen 350 bin bileti bedava verip bunu duyurmak için bilmem kaç bin dolarlık reklam yaparken adam bin bileti parayla satıp senden fazla ses getirebilir.