Hac avantajı
Türkiye'deki birçok havayolu şirketi için Hac operasyonu işin maliyeti bakımından sufileştirmek gerekirse nimettir. Bu nimet Türk sivil havacılığının iç hatlara başladığı 2004 yılının öncelerinden itibaren havacılığın lütfu olarak şirket patron ve yöneticilerinin önünde durmaktadır.
Bu nimetten bugüne kadar en çok başta Türk Hava Yolları olmak üzere Onur Air faydalanmıştır. Sonra potansiyeli gören AtlasJet ve diğer şirketler sırasıyla bu pazarı keşfetmiştir. İşin ilginç tarafı bazı şirketler Suudi Arabistan kiralamasını yumurtaların başka sepetlere paylaştırılması olarak görerek bunu değerlendirmiş bazıları ise zorda kalmadığı müddetçe kiralamaya yanaşmamıştır. Oysa en başından itibaren bağlantılarını yapanlar karlı sözleşmelerle kendilerini garantiye alırken, diğerleri yani geç kalan şirketler ise anlaşmaları daha küçük yüzdelerle imzalamak zorunda kalmıştı.
Gözden kaçıyor mu, kaçmıyor mu bilmiyorum ama Hac operasyonu birkaç yıl içerisinde şirketler için bir can kurtaran simidi olmaktan çıkacak gibi gözüküyor. Her yıl biraz daha yaz aylarına gelen Hac sezonunun derdi de bir tek beni sarmış gibi gözüküyor. Bu konuda hangi havayolunun yetkilisiyle konuşsam "Hele bir o zaman gelsin de bakarız" modundalar.
Gören duyan da her kriz ortamı için yeni bir planları olduğunu sanacak ki bunca senedir birlikte olduğum insanlar ve sektörü tanımak adına söyleyebilirim bu boyutta bir planları yok.
Belki de güvenilen unsur ortaya çıkan her krizde çok zorda kalınınca bir çıkış yolu bulunuyor olmasının rahatlığındandır ama dünya batan havayolu şirketleriyle dolu.
İç hatlarda normal kış aylarının yanı sıra kriz nedeniyle yolcu sayısı daha da azalmış durumda. Dış hatlarda da durum aynı. Hem sezonun bitmesi hem de yine global kriz nedeniyle kimsenin hareket etmemesi nedeniyle tüm dünyada yolcu sayıları azaldı. Doğal olarak Türkiye de bu durumdan etkilendi.
İşte o anda Hac operasyonu devreye girdi ve şirketlerin büyük çoğunluğu - başta da söylediğimiz gibi- bu nimetten faydalandı.
İç hatlar, dış hatlar ve Suudi kiralamaları gibi harici kiralamalar bu sac ayağının üç önemli direngisini oluşturuyor. Bunlardan birisinin yok olması demek belki de o şirketin ayakta kalamaması anlamına geliyor. Bu örnekten sonra fizik bilgilisi arkadaşlarım bana momentum öğretisi yapmaya kalkabilirler ama anlatmaya çalıştığım fizik teoremi olmaktan öteye ekonomik dengeyle ilgili elbette.
Bu yılı belli belirsiz ve hatta düşen yakıt fiyatlarının rahatlığıyla bir miktar rehavet içerisinde geçirecek olan havayolu şirketlerimize Türkiye Haberci ailesi olarak iyi yolculuklar ve sorunsuz uçuşlar dileriz. Hem kendi mali tabloları açısından, hem ülkemize kazandırdıkları döviz bakımından hem de gerçekleştirdikleri bu zor ama kutsal görev açısından tebrik ederiz. Selametle gidip dönmeleri dileğiyle.
Bu nimetten bugüne kadar en çok başta Türk Hava Yolları olmak üzere Onur Air faydalanmıştır. Sonra potansiyeli gören AtlasJet ve diğer şirketler sırasıyla bu pazarı keşfetmiştir. İşin ilginç tarafı bazı şirketler Suudi Arabistan kiralamasını yumurtaların başka sepetlere paylaştırılması olarak görerek bunu değerlendirmiş bazıları ise zorda kalmadığı müddetçe kiralamaya yanaşmamıştır. Oysa en başından itibaren bağlantılarını yapanlar karlı sözleşmelerle kendilerini garantiye alırken, diğerleri yani geç kalan şirketler ise anlaşmaları daha küçük yüzdelerle imzalamak zorunda kalmıştı.
Gözden kaçıyor mu, kaçmıyor mu bilmiyorum ama Hac operasyonu birkaç yıl içerisinde şirketler için bir can kurtaran simidi olmaktan çıkacak gibi gözüküyor. Her yıl biraz daha yaz aylarına gelen Hac sezonunun derdi de bir tek beni sarmış gibi gözüküyor. Bu konuda hangi havayolunun yetkilisiyle konuşsam "Hele bir o zaman gelsin de bakarız" modundalar.
Gören duyan da her kriz ortamı için yeni bir planları olduğunu sanacak ki bunca senedir birlikte olduğum insanlar ve sektörü tanımak adına söyleyebilirim bu boyutta bir planları yok.
Belki de güvenilen unsur ortaya çıkan her krizde çok zorda kalınınca bir çıkış yolu bulunuyor olmasının rahatlığındandır ama dünya batan havayolu şirketleriyle dolu.
İç hatlarda normal kış aylarının yanı sıra kriz nedeniyle yolcu sayısı daha da azalmış durumda. Dış hatlarda da durum aynı. Hem sezonun bitmesi hem de yine global kriz nedeniyle kimsenin hareket etmemesi nedeniyle tüm dünyada yolcu sayıları azaldı. Doğal olarak Türkiye de bu durumdan etkilendi.
İşte o anda Hac operasyonu devreye girdi ve şirketlerin büyük çoğunluğu - başta da söylediğimiz gibi- bu nimetten faydalandı.
İç hatlar, dış hatlar ve Suudi kiralamaları gibi harici kiralamalar bu sac ayağının üç önemli direngisini oluşturuyor. Bunlardan birisinin yok olması demek belki de o şirketin ayakta kalamaması anlamına geliyor. Bu örnekten sonra fizik bilgilisi arkadaşlarım bana momentum öğretisi yapmaya kalkabilirler ama anlatmaya çalıştığım fizik teoremi olmaktan öteye ekonomik dengeyle ilgili elbette.
Bu yılı belli belirsiz ve hatta düşen yakıt fiyatlarının rahatlığıyla bir miktar rehavet içerisinde geçirecek olan havayolu şirketlerimize Türkiye Haberci ailesi olarak iyi yolculuklar ve sorunsuz uçuşlar dileriz. Hem kendi mali tabloları açısından, hem ülkemize kazandırdıkları döviz bakımından hem de gerçekleştirdikleri bu zor ama kutsal görev açısından tebrik ederiz. Selametle gidip dönmeleri dileğiyle.
