Yusuf Zengin
Yusuf Zengin

Sendika ve THY

Sendikalar genellikle yönetimin muhalefeti gibidir. Çok az bir durumda sendikalarla yönetimin, işverenin, yani patronun uyum içerisinde olduğu görülür ve bilinir. Eşyanın tabiatı bu şekilde gelişir, eski tabirle cereyan eder.
HAVA-İŞ sendikasının THY hakkında bu hafta manşet haline getirdiğimiz iddialarını bu pencereden bakarak değerlendirebilirsiniz. Dolayısıyla herhangi bir sendikanın işveren hakkındaki basit ve normal iddiaları olarak da görebilirsiniz. Ama ne yazık ki durum böyle değil.
Yerel seçimler arifesinde birbirine girmiş politik ilişkiler ve suçlamalar arasında bu iddia ne kadar kamuoyunun dikkatini çekebilir bilinmez ama görünen o ki kadrolaşma ve kayırma THY'de tam da tahmin ettiğimiz ve algıladığımız gibi almış başını gidiyor.
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil'in geçtiğimiz günlerde Sabah gazetesinde yayınlanan özel röportajındaki "Kadrolaşmayı hiç yapmadık" açıklamasının birebir şahidi olarak söyleyebilirim ki ben hayatımda THY'nin birkaç yıl içerisindeki kadrolaşması gibi bir yönetim değişikliği hiçbir yerde görmedim. Gazetede gayet safiyene cümlelerle kurulup yazılınca insanın inanası geliyor ama işin gerçeği hiç öyle değil.
Politik değiliz, değilim. Her politik yönetimin kendine özgü hataları, kusurları, ayıpları olduğunun bilincine varacak, söylenen bazı cümlelerin aslında gerçeği yansıtmadığını ve başka amaca hizmet etmek için sarf edildiğini bilecek kadar da uzun süredir bu işlerin içerisindeyiz. Ama, "Bizim dönemimizde THY'de kadrolaşma hiç olmadı" demek gerçeği kaldırıp çöpe atmaktır.
En basitinden THY'de kaç tane genel müdür yardımcısı ve başkanlık makamı ve hatta müdürlük koltuğu olduğuna bakıp, son beş yıl içerisinde bunlardan kaç tanesinin değiştiğini tespit etmek bu cümlenin cevabı olması bakımından yeterli bir istatistik olacaktır. Tabiri caizse THY'nin kurumsal hafızası bu dönemde silinmiştir. Hatta kadrolaşma şoförlere, sekreterlere kadar inmiştir. İnsanlar kusurları olmaksızın eski dönemin adamı olarak nitelendirilmiş ve şirketten uzaklaştırılmıştır. Üstelik bu uzaklaştırma sadece görevden alma ve görev yerini değiştirme olarak kalmamış insanlar şirketten uzaklaştırılmış, istifaya zorlanmıştır.
Elbette politik olarak "Bizim dönemimizde çok az adam işten atıldı" açıklamasına bir istatistik yapsak bunun doğru olduğu gibi bir paradoks gerçeğe de yakınlaşmak mümkündür ama insanların istifaya zorlandığının ise birebir şahidi olarak söylemek isterim ki kimsenin yaptığı işi hangi seviyede başardığına, başarılı olup olmadığına bakılmaksızın değişimler gerçekleştirilmiştir.
Bugün, "İyi de kardeşim ondan sonra THY başarılı olmuşsa bu değişim yerini bulmuş demek değil midir" diye sorabilirsiniz. THY'nin başarısı olarak gösterilebilecek rakamlar, istatistikler, gelir tabloları başından beri iddia ettiğim gibi gerçeği ve sektörün konjenktürel durumunu yansıtmamaktadır. Bu durum hükümetin dünyada ekonomi iyi giderken "Biz yaptık" işler sarpa sarınca da "Dünyada kriz var ne yapalım" açıklaması kadar eşdeğerdedir.
Sendikanın iddiaları yerel seçimler öncesinde yıpratma kampanyası gibi görülebilir. Zaman zaman HAVA-İş'in doğru zamanı yakalamak adına bu şekilde davrandığına da tarihsel süreçte şahit olmuşluğumuz vardır ama bu tespit söylenenlerin yalan olduğu anlamına gelmez. Ne kadarının doğru olduğunu ise zaman gösterecektir.
Kesilmeden önce hindiye yedirilen kestane veya koyuna yalatılan tuz gibi asıl bundan sonra kurumun ve hatta politik gidişin nereye varacağına odaklanmak, büyük fotoğrafı görmek gerekir. Bu büyük fotoğrafı görmek de her bireyin vatandaşlık görevidir. Belki genel gidişe bir katkısı olmaz ama en azından kesimden önce, "Ben sürüden ayrıydım kardeşim" demenin iç huzurunu yaşarsınız.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye Haberci'yi instagram'da takip edin Türkiye Haberci'yi Twitter'da takip edin Türkiye Haberci'yi Facebook'ta takip edin

TÜRKİYE HABERCİ E-GAZETE

  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete
  • e-gazete