Kazanın ardından
Ben bu yazıyı yazdığım sırada günlerden 3 Mart saat 14.45. Türk Hava Yolları Amsterdam kazasının kara kutularının deşifresi henüz açıklanmadı. Ortada dolaşan vorteks, pilotaj, motor soğuktu, hızlı alçaldı gibi ayağı yere basmayan bir dolu önerme dolaşıyor.
Bence bu kazanın ardından somut bir sebep çıkmayacak. Çünkü Necati Doğru'nun bu hafta manşetimize koyduğumuz yazısının altına imza atıyorum. Bir kazanın birçok küçük faktörün birleşmesiyle ortaya çıkacak olduğunu bilecek kadar zamandır bu sektördeyiz. Ancak bu küçük faktörlerin nasıl tesis edileceğini de bilecek kadar bu yazıya inanıyoruz.
Tüm bu küçük faktörler arasında belki de en kabul edilebilir ve masum olanı ise Türk sivil havacılığının aniden kontrol edilemeyecek bir hızla büyümüş olmasıdır. Bu konuda gidip de Ulaştırma Bakanının yakasına yapışacak değiliz. Ama belki gerekli büyümeyi bu işin başındaki en yetkili kişi olarak organize edemediği için biraz gömleğinin ucundan silkeleyecek kadar kızmak da gerekebilir, bilemiyorum.
El netice benim iddiam bu kazanın ana sebebi yönetimseldir.
Bugün Türk Hava Yolları'nın eğitim uçuşlarını Paris, Heathrow, Frankfurt ve Amsterdam'a planlamak havacılık camiası içerisinde "Düpedüz cahillik" olarak nitelenmektedir. Bu tabir benim değil ama katıldığımı söyleyebilirim. Havacılık ve pilotaj gibi milim milim öğrenilmesi gereken bir sürecin, işin yoğun ve riskli meydanlarda tecrübe edilmesini yukarıdaki iki kelimeyle veya "Cahil cesareti" olarak da açıklamak mümkün. Elbette buradaki cahil o uçağın içerisinde bunu denemeye çalışan pilotlar değil, onlara bu planlamayı seçen ve yaptıran yöneticileridir. Tümden geri gelirsek eğer o orta kademe yöneticilere bu cahil cesaretini verdirten de ana, yani tepedeki yönetimin megaloman tavrıdır.
Akaryakıt fiyatları 150 dolarları bulduğu gün "Bizi etkilemez" tavrında olan, kriz dünyayı kasıp kavururken, büyük havayolu şirketleri batarken bunu önemsemeyen zihniyet gökyüzünde uçtuğunu da unutmuştur bence.
Bu bir yönetim şeklidir.
En yukarıdaki en deneyimli yöneticisi 3-5 yıldan eski olmayan bilmem kaç milyar dolarlık bir şirketin hata yapması kaçınılmazdır. Tarihsel hafızası olmayan, kriz deneyimi bulunmayan, herhangi bir kaza kırım yaşamış üst düzey yöneticisi olmayan havayolunun ne zaman ne yapacağı elbette bilinemez.
Siz sanıyor musunuz ki kameraların karşısına geçip kazadan hemen sonra ayağı yere basmayan bir dolu açıklama yapan yönetimin kapalı kapılar ardında usturuplu, akıllı, bilinçli, tutarlı, medeni kararlar aldığını. Ben sanmıyorum açıkçası. Küçük örneklerden tüme varım yaptığınızda da iddia ediyorum bu kazanın sebebi birçok küçük detaydan oluşan ve asla "Vay canına" dedirtmeyecek bir unsur çıkacaktır. Bunun açıklaması da yönetim becerisi, daha doğrusu beceriksizliğidir.
İnşallah THY'yi ve Türkiye'yi bağlayıcı karalayıcı, imajımızı bozacak çok somut bir eksiklik, kusur, hata çıkmaz da sadece yukarıda yazdıklarımla sınırlı kalır bu kaza. Yukarıda yazdıklarımla sınırlı kalırsa da bunun sebebini anca sizle ben deşifre edebiliriz. Yoksa elin Avrupalısı canımıza okur haberiniz olsun.