Türkiye'ye Özgü Başkanlık Modeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'yeni Anayasa' ve 'Başkanlık Sistemi' dedikçe; içten ve dıştan, yani ülkemizin kalkınmaması için çaba gösteren yabancı devletler ve onların yerli işbirlikçileri koro halinde yaygarayı koparıyorlar.
'Tek adam' olur, 'diktatörlük' doğurur, 'demokrasi sekteye uğrar' türünden söylemlerle ortalığı velveleye veren bu kesim; karşılarında kararlı ve bir o kadar da cesur duran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünü kesmek için oyun üzerine oyun tezgahlamaktan geri kalmıyorlar.
Ancak...
Bu kesimin hala kavrayamadıkları bir şey var.
Halkın iradesi...
...
Halk her seferinde son sözü söylüyor ama bu, deyim yerinde ise; 'azgın güruh' tüm saldırılarında Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef yapmaktan geri kalmıyor. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan olsa iyi; ailesi, yakınları ve dava arkadaşları da bu saldırıdan nasiplerini alıyorlar.
Peki ne oluyor?
Yine son sözü; sırtını 'halka' ve 'Hak'ka' dayayan Recep Tayyip Erdoğan söylüyor: ''Biz bu yola kefenlerimizi giyip de çıktık. Geri dönen namerttir. Bu millet hak ettiği yerde olacaktır. Bizler faniyiz, kalıcı olan ise Türk Devleti'dir. Bu konuda önümüze çıkan tüm olumsulukları göğüslemeye hazırız.''
Şimdi; bu açıdan bakıldığına ve şu ana kadar ola gelen olaylar incelendiğinde, 'Başkanlık Sistemi'nde de son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söyleyeceğini iddia etmemiz yanlış olmaz. Emin olun; 'Başkanlık Sistemi' devreye mutlaka girecektir.
...
Peki; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkenin geleceğini aydınlatmak adına, üzerinde ısrarla durduğu bu sistem nasıl işleyecek? Maksatlı olarak engellenmek istenen model nedir?
Gelin birlikte göz atalım: Başkan, Cumhurbaşkanı yerine "devlet başkanı" sıfatını alacak. Yürütme yetkisi devlet başkanına ait olacak. Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil edecek. Anayasa'nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetecek, genel siyaseti yürütecek. Başkan; kanunları onaylayacak, gerekirse TBMM'ye geri gönderecek. Kanunların Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açabilecek. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başkomutanı olacak; üst düzey kamu yöneticilerini atayacak ve görevlerine son verebilecek.
Bakanlar, başkan tarafından Meclis dışından atanacak ve görevden alınacak. Her bakan, başkana karşı sorumlu olacak.
Başkan, ihtiyaç duyduğu konularda başkanlık kararnamesi çıkarabilecek. Bir konuda başkanlık kararnamesi çıkarılabilmesi için kanunlarda o konuyu düzenleyen uygulanabilir açık hükümlerin bulunmaması gerekecek. Başkan, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olması şartıyla, yönetmelik de çıkarabilecek.
Bu modelde, devlet başkanına kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Bu yetki, ABD'deki başkanlık sisteminde yok. AK Parti önerisinde devlet başkanına kamu görevlilerini, büyükelçileri ve bazı yüksek yargı mensuplarını atama yetkisi veriliyor. ABD'de bu yetki, senatonun onayına bağlı.
Bu model, Fransa'da uygulanan yarı başkanlık sistemiyle de uyuşmuyor. Yarı başkanlıkta halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı, parlamentoya karşı sorumlu bir başbakan ve bakanlar kurulu var. AK Parti'nin önerdiği sistemde ise parlamentoya karşı sorumlu bir başbakan ve kabine yok. Hükümetin güvenoyu ile parlamentoya karşı sorumluluğu bulunmuyor.
Yani; Türkiye'ye özgü, Başkanlık Modeli...
Amaç ne?
Türkiye Devleti'nin kalkınmasının hızlı bir şekilde yürütülmesi. Geleceğe emin adımlar atılması. Miletin refahının ve toplumsal bütünlüğün sağlanması...
Sıkıntı ne?
Görünen o ki; bölgesinde söz sahibi, piyon değil oyun kurucu, dik duran, İslamın bayraktarlığını üstlenen güçlü bir Türkiye geliyor.
...
Şimdi anladınız mı saldırıların sebebini?