Köpek balıklarına yem olmak istemiyorsak...
Ülkem insanının yıllardır anlamadığı bir şey var; siyaset ve siyasetçilerin gelip geçici olduğu gerçeği...
Var olan, olması gereken; vatanın bölünmez bütünlüğü ve milletin refahı...
Şöyle bir geriye dönüp bakıldığında; nice siyasetçiler, nice devlet adamları, sanatçılar, bürokratlar, bilim insanları geldi ve bu dünyadan göçüp gittiler. Akıllarda ve gönüllerde kalanlar; bu ülkenin çıkarları ve milletin refahı için mücadele verenler oldu. Onlar da sadece zaman zaman anıldılar.
Hepsi bu...
...
Son dönemlerde yaşanan 'akıl tutulması' olaylar, bu milletin yani biz vatandaşların hala akıllanmadığının kanıtı niteliğinde. Sırf politik bir inat uğruna, düzenli işleyen çarklının dişleri arasına çomak sokma girişimlerinin başka bir izahı yoktur. İçte ve dışta onurlu, gururlu, dik duruşlu bir siyasi politika yürütmeye ve Türkiye Cumhuriyetini muassır medeniyetler seviyesine çıkartmaya ant içmiş bir siyaset adamı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ı hedef alan mesnetsiz çabalar en güzel örnek.
En ufak bir açığı yakalama çabaları, en ufak bir olayı büyütüp sansasyon yaratma girişimleri, kangren olan olayları çözme yolunda harcanan emekleri baltalama girişimleri, sorunları çözmek için varını yoğunu ortaya koyan hükümeti yıkmak için kurulan ortaklılar ve bu yolda ittifak yapan kesimler...
Hepsi; hala aklıllanmadığımız gerçeğini ortaya koyuyor.
Yanıbaşımızdaki Irak'ta, Suriye'de Libya'da, Mısır'da, Lübnan'da, ve Filistin'de yaşanan olaylardan bile ders almayan; bu ülkelerin insanlarının çektikleri rezaletleri görmezden gelen bir yapı yerleşip kaldı üstümüze...
...
Biz ki; en zor zamanlarda bir araya gelerek, dünyaya örnek teşkil edecek mücadeleler vermiş, içinden çıkılamayacak olaylarda omuz omuza vererek sorunları çözmüş bir milletiz. Biz ki; tarihin her döneminde var olmuş, tarihin yazılmasında rol almış ender milletlerden biriyiz.
Peki nasıl oluyor da hala akılanmıyoruz?
Cevap net: Kullanılıyoruz!..
Tarihin tozlu yapraklarına baktığımızda; hep aynı senaryoyu görürüz. Güçle, akılla, siyasi entrikalarla yıkılamayan Türkler, sadece bir yolla yenilmiş ve güç duruma düşürülmüştür.
Böl, parçala ve yönet!..
Yani içten çökertme...
Bugün de aynı oyunla karşı karşıyayız. Özellikle doğudaki vatandaşlarımız üzerinden oynanmak istenen oyun bunun en güzel kanıtı. Din olgusu da başka bir etken... Mezhep ayırımcılığı, kullanılmak nistenen en güçlü silah...
Akıllı olmak...
Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere karşı uyanık olmak...
Toplumsal refahın ve huzurun sağlanması için varını yoğunu ortaya koyan siyasetçilere (hangi kesimden olurs aolsun) destek vermek; boyun borcumuzdur.
Unutmayalım ki...
Hepimiz aynı gemideyiz ve bu gemi tek. Başka bir gemiye geçmek gibi bir lüksümüz de yok. Yani; bu gemi batarsa hepimiz suyun dibini boylarız.
Bu yüzden...
Köpek balıklarına yem olmak istemiyorsak; aklımızı başımıza toplamak durumundayız!..