DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR!..
"Siyasetçi omurgalı olacak, inandığı doğruları söyleyecek. Eğer demokrasi diyorsak; ancak bu şekilde sağlayabiliriz.''
Bana göre; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın temelini bu sözler oluşturuyor. Bazılarına göre bu durum sert ve ters gelebilir. Ancak; bizde bir atasözü vardır.
Güneş balçıkla sıvanamaz...
...
İkiyüzlü Batı...
Piyon durumundaki BM...
Ve çıkarları için her ikisini de ses çıkarmayan İslam Ülkeleri...
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasına temel teşkil eden durum bu... Kan gölüne dönen Ortadoğu'nun durumunu keyifle izleyen ve bu durumdan çıkar elde eden Batılı ülkeler ve onların oyuncağı haline gelen bir Birleşmiş Milletler (BM) var ortada.
Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan ''Özellikle barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban Ki-mun önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz. Bununla birlikte uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan BM Güvenlik Konseyi reforme edilmekçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. İşte bu sebeple, 'Dünya 5'ten büyüktür" gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz; hatırlatıyorum'' diyor.
Beş ülkenin ağzına dünyanın mahkum edilemeyeceği gerçeğini tüm dünyaya cesuca haykıran Erdoğan şunları söylemekte sakınca görmüyor: ''Ama dünya şimdi bu 5 ülkeye mahkum edildi. Böyle bir BM Güvenlik Konseyi olamaz. Tüm dünyanın temsil edilmediği BM Güvenlik Konseyi, adaleti tesis edemez. Düşünebiliyor musunuz 3 tane ülke Avrupa'dan, 1 ülke Asya'dan, bir ülke ABD. Dünyanın diğer ülkeleri ne olacak? Bunları bir kenara koyuyoruz. 20 ülke mi BM Güvenlik Konseyi'nde olacak, bunlar daimi olsun. Ve hepsi de dünyayı temsil etmek üzere tüm dünya ülkeleri burada yerini alsın. Adalet ancak böyle tesis edilir."
...
Bu; dünyanın gidişiatına yön veren 5 deve bir manifestodur...
Bu bir dik duruştur...
Bu 'omurgalı' bir davranıştır.
...
Tüm zengin ve insan haklarından dem vuran ülkelerin, Suriyeli sığınmacılar karşısında sergiledikleri utanmaz tutum karşısında sesini yükselterek konuşmak, onları yerin dibine sokmak (ki utanmaz adam yüzüne tükürülse bile, yağmur yağıyor sanır) her babayiğidin harcı değildir. Bunu yapan kişi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Yaklaşık 3 milyon sığınmacıya kapılarımızı açtığımızı ve yaklaşık 25 milyar dolar gibi bir harcama yaptığımızı gururla söyleyen Erdoğan, yardım konusunda söz veren ancak şu ana kadar elleri ceplerine gitmeyen 'yüzsüzlere' de cesurca sert çıkmaktan geri kalmamıştır. Bu yaptıklarının insanlıkla bağdaşmadığını, bunun adının 'vicdansızlık' olduğunu bağırarak vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyor: ''Kapılarımızı kapatmadık, zira bombalardan kaçan uçakların attığı bombalardan kaçan bu insanlara karşı bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık, devam edeceğiz. Dünya, Batı almayabilir, ama biz alacağız. Çünkü insanız. Öyleyse bu felaket karşısında kapılarımızı açmak durumundayız."
...
Peki bu cesur çıkış karşısında durum değişecek mi?
Bence hayır!..
Çünkü bu oyunu biz çokça gördük. İkiyüzlü Batı, piyon BM ve dünyanın liderliğine oynayan ABD'nin bu konuşmadan etkilendiği muhakkaktır. Ama bu çıkarcı (emperyalist) ülkelerin yüzleri adeta köseleye döndüğünden; kaldıkları yerden devam edecekelerine, seyirci olacaklarına, kan ve gözyaşı üzerinden ticaretlerine devema edeceklerine eminim.
Ancak...
Bazı şeyler eskisi gibi kalmayacak...
Gelişen, güçlenen, geçmişinden aldığı güçle yoluna devam eden bir Türkiye var sahnede... Bu durumun oyunu bozacağından adeınız kadar emin olabailirsiniz.
Tabi ki; içteki hainler rahat dururlarsa...
Tabi ki; birlik ve beraberliğimizi koruyabilirsek.
Yeterince açık mı?