KÖPRÜNÜN ALTINDAN ÇOK SULAR GEÇTİ!..
Dünyada veya ülkemizde; insanlar bulundukları noktalara kolay gelmiyorlar.
Hele hele de liderler...
Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan da bulunduğu yere bileğinin ve yüreğinin hakkı ile gelen liderlerden birisi...
...
Bir lider düşünün...
Deyim yerinde ise; güçlerini kabul ettirmek için her türlü fitne ve fesadı kullanan emperyalist güçlerin tamamı karşısında. Bu yetmezmiş gibi; bu güçlere koşulsuz hizmet eden yerli işbirlikçiler de cabası...
Bu yolda tek dayanağı var: Halkı...
Ne olursa olsun; halkına soruyor ve onlara dayanıyor.
Son dönemde bu iyice kendini belli etmeye başladı. İdam konusunda olsun, terör konusunda olsun, başkanlık konusunda olsun; 'Halkım isterse, ben onaylarım' diyor. Yani; 'Benim için önemli olan, halkımın isteğidir. Başkalarının ağzı ile hareket etmem mümkün değil' diyor.
İşte bu yaklaşım birilerini fena halde ürkütüyor...
AB sorumlusunun 'aba altından sopa gösterek' müzakerelerin durdurulması ile tehdit etmesinin altında yatan gerçek budur. Bunun cevabını da yine Cumhurbaşkanı Erdoğan veriyor: ''AB önce verdiği sözleri tutsun. Terör örgütü Avrupa'da cirit atıyor. Onlara her türlü desteği vereceksiniz, Türkiye'ye de müzakereler durdurulacak diyeceksiniz. Geç kaldınız ya, hemen kararınızı verin. Başbakan Suriye'de Irak'ta mültecilere verdiğimiz destekle yaptığımız harcama 15 milyar dolara ulaştı. Siz verdiğiniz hiçbir sözü tutmadınız ki nereye yürüyeceğiz. Bunlar dürüst değil, biz dürüst olanlarla yürüyeceğiz. Birileri kendi akıllarınca bize bu coğrafyayı dar etmek istiyorlar. Terbiyesize bak ya; yaptırım uygularız diyor, senin her yerin yaptırım olsa ne yazar? Geç kalıyorsun geç. Onların kullandığı ne kadar maşa, hain varsa hepsinin başını eziyoruz, ezeceğiz. Onların topu cehennem çukurunda yansın.''
...
Mesaj net!..
Köprünün altından çok sular aktı.
Yani...
Türkiye eski Türkiye değil ve karşınızda sizin her dediğinize 'tamam' diyecek birisi yok. Bundan böyle sizin kurallarınıza göre oyun kurulması mümkün değil.
...
Bu sağlam duruşun ardında yatan gerçek nedir peki? Neler değişti ülkemizde? Daha önce neden bu duruşu sergileyemiyorduk? Neden hep arka bahçe konumundayık?
Herşeyden önce; sindirilmişlik vardı. Gelen liderler kendilerini bir şekilde bağımlı görüyorlardı. Halkın gücü yerine; güçlünün yanında yer almak işlerine geliyordu. Bu liderler ne yazık ki; geçmişten gelen asaletlerinin farkında değillerdi. Batılılaşmayı, kendi kültürlerinin ve asaletlerinin önünde görüyorlardı. Bir törende el açıp 'dua' etmekten bile imtina eden yönetici tipi için başka ne denebilir ki?
İşte bunlar geride kaldı...
Artık her platformda ülkesi, milleti ve tarihi ile gururlanan bir lider tipi var karşımızda. İşte bu yüzdendir ki; tüm düşmanlar ve muhalifler her seferinde hezimete uğruyorlar. Emin olsunlar ki; bundan böyle de, yenilmeleri kaçınılmazdır.