Bugün sabah, her zamanki gibi İstanbul Havalimanı Dış Hatlar gidiş katında sevecenlikle baktığım çocuklar için İGA tarafından düzenlenen Ramazan Mekanı önünde durdum. Tam Atlı Karınca’nın önünde duruyordum ki, iki çocuk keyifle dönüyordu ve ben de onlara imrenerek bakıyordum.

Yanıma yaklaşan görevli genç, “Abi canın çektiyse bin istersen,” dedi. Bu güzel teklife dayanamayarak, sempatik atlardan birisine oturdum. Genç kardeşim bana bir tur attırdı ve isteğim üzerine bu özel anı ölümsüzleştirdi.

Atlı Karınca’ya binmek, çocukluğumda hep içimde bir ukde olarak kaldı. Adapazarı’nda çocukluğum geçerken, bayramlarda kurulan yerlerde atlı karınca yoktu; yerine, yorgolar mahallesinde yaşayan Arabacı Mustafa Amca’nın arabasına biner, bayram günlerinde de bir liraya atına binerdik.

O yıllarda, İstanbul’dan gelen bir şirket sayesinde Bayram Yerlerinde Atlı Karınca, Dönme Dolap, Salıncaklar ve büyükler için Deniz Kızı Eftalya da bulunurdu. Küçük yaştan itibaren çalışma hayatına girdiğim için bir türlü Atlı Karınca’ya binmek kısmet olmamıştı.

Bugün, 10 Mart 2025’te, o eski hayalim gerçeğe dönüştü ve çok keyif aldım. Şükür, muradıma erdim!