Sosyal Medya Devleri Sansürcü Olduysa, Gazetecilik Nereye Gidiyor?
46 yıldır bu mesleğin içindeyim.
Daktilo seslerinden yapay zekâ algoritmalarına kadar her dönemi gördüm.
Ama hiçbir dönemde gerçeğin bu kadar sistematik biçimde susturulmaya çalışıldığını görmedim.
Bugün Türkiye Haberci'nin Instagram ve Facebook hesapları kapatıldı.
Sebep mi?
Halkın görmek, bilmek ve sorgulamak istediği gerçekleri paylaşmak.
Yani tam olarak gazetecilik yapmak.
Biz bu videoları Facebook'un keyfine göre değil, halkın haber alma hakkı için paylaşıyoruz.
Gazetecilik bir "beğeni yarışması" değildir.
Gerçeği söylemek, rahatsız etmeyi göze almaktır.
Biz de bunu 23 yıldır bedelini ödeyerek yapıyoruz.
Ama sosyal medya devleri, artık gerçeğe tahammül edemiyor.
Videoyu kaldırmakla yetinmiyor, hesabı kapatıyor.
Bizi değil, halkı cezalandırıyorlar.
Çünkü halkın görmesini istemiyorlar.
Soruyorum şimdi:
Bir baba, çocuğunu iplerle ellerinden asıp su hortumuyla dövüyorsa, bu haber değildir de nedir?
İstanbul'un göbeğinde, Galata Caddesi'nde kadınlar sırf etek giydi diye hakarete uğruyorsa, biz susacak mıyız?
Gazeteci susmaz.
Gazeteci korkmaz.
Gazeteci, karanlığa ışık tutar — ister o ışık sosyal medyada yansısın, ister bir duvarın arkasında kalsın.
Çünkü biz biliriz ki, gerçek her zaman bir yol bulur.
Bugün hesaplarımız kapatılmış olabilir.
Ama bizim elimizde telefon değil, kalem var.
O kalem susturulamaz.
O kalem, halkın sesidir.
Türkiye Haberci, sansüre boyun eğmez.
Çünkü biz "beğeni" değil, vicdanı kovalarız.
Gerçeği paylaşmanın suç sayıldığı bir dünyada,
susmak, suça ortak olmaktır.
Biz yine yazarız, yine paylaşırız.
Çünkü gazetecilik, algoritmalarla değil; yürekle, cesaretle, inatla yapılır.
Ve unutmayın:
Halkın susturulmak istenen sesi, bir gün daha gür çıkar.
