Her hastanın detaylı göz muayenesi yapıldıktan sonra bulgularını değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Batıgöz Sağlık Grubu Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Murat DİREL göz lazer tedavisini anlattı.

Göz lazer tedavisi olmuş kişi sayısı Dünya’da 35 milyon civarında ve bu sayı gittikçe artıyor. Göz lazer tedavisi otoriteler tarafından çok başarılı ve güvenli bir işlem olarak kabul edilmiş olsa da göze yapılacak bir müdahale pek çok kişiyi korkutabilmekte. Bu nedenle Op. Dr. Murat DİREL göz lazer tedavisi (SMILE) için başvuran hastaların en sık sordukları sorulardan yola çıkarak, aklınıza takılabilecek birçok konuyu, neden gözlük veya lens kullanmak zorunda olduğumuzdan başlayarak aydınlatıyor.

Neden gözlük veya lens kullanırız?

‘’Dış dünyadan gelen ışık ışınları sırasıyla önden arkaya doğru kornea ve insan lensinde kırılıma uğradıktan sonra gözün arkasında retinaya düşer ve biz görüntüyü algılarız. İşte bu kırılım gözün ön arka uzunluğu ile tam bir bir denge içinde olmalı ki ışınlar retinanın tam üzerine düşsün.’’

‘’Örneğin fazla kırılım olursa retinanın önüne düşer, biz de eksi numaralı gözlük veya lens reçete ederek gözün kırma gücünü düşürüp görüntüyü retinanın üzerine kaydırmış oluruz ki bu durum miyopi olarak adlandırılır. Bunun tam tersi hipermetropi, açıya göre göreceli miyopi ise astigmat olarak adlandırılır.’’

Neden Göz Lazer Tedavisi Uygulanır?

‘’Hastalarımız gözlükten kurtulmak istediklerinde, gözün uzunluğunu değiştiremeyeceğimiz için gözün kırma gücünü değiştiririz. Bunun için de gözün ön yüzeyindeki saat camı gibi şeffaf tabaka olan kornea üzerine işlem yaparız.’’

‘’Ayakkabı numarası gibi her korneanın bir gözlük değeri cinsinden ortalama 40-44 dioptri arası bir kırma gücü vardır. Yani insan korneası yaklaşık 40-44 numaralık bir gözlük camına eşdeğer bir işlev görür. Lazer ile korneayı yeniden şekillendirerek (Keratomileusis) kırma gücünü uygun değere getiririz. Örneğin hastamız 44.00 dioptrilik bir korneası var ve -2.00 numara gözlük kullanıyorsa korneanın gücünü 42.00 dioptri hale getirip gözlükten kurtarırız. Aynı hasta +2.00 gözlük kullanıyorsa korneayı 46.00 dioptri güce kavuşturup gözlükten kurtarırız. Tabi ki bunlar kaba hesaplar örneğin anlaşılabilmesi için. Sınırlandırmalar hep bu çerçevede korneanın elverdiği ölçülerde gerçekleşir. Korneayı çok fazla düzleştiremeyiz veya sivrileştiremeyiz.’’

Nasıl lazer yaparız?

1.nesil yöntemler: PRK, Trans PRK (No Touch) ,LASEK (PhotoRefractive Keratectomy)

‘’Bu yöntemlerde doğrudan lazer atışlarıyla veya alkol ile korneal epitel tabakası (50-60 mikron) kazındıktan sonra stromal doku ablasyonu yapılır. Yaklaşık 8-9 mm çapta epitel dokusu kaybı olduğu için 3-4 gün süren şiddetli ağrılar olabilmekte, görüntünün netleşmesi bir haftayı bulabilmektedir. Yüksek numara düzeltilmesi durumlarında çok fazla lazer enerjisi kullanıldığı için haze dediğimiz komplikasyona da açık bir yöntemdir. Kanser tedavisinde kullanılan Mitomisin uygulanarak bu komplikasyondan kaçınılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca kendini yenileme özelliği olmayan, epitel dokusununun hemen altında yer alan, korneanın en sert katmanı Bowman tabakası yok edilmektedir.’’

2.nesil yöntemler: LASIK, Femto LASIK (Laser-Assisted in Situ Keratomileusis)

‘’1991’de epitel doku kaybının çok sancılı bir süreç olduğunu fark edildi bunu koruyabildiği bir yöntem keşfetti ve lazer cerrahisinde bir çığır açtı. Epiteli kazımak yerine, bir miktar stromal kornea dokusu ile birlikte epiteli kaldırarak lazer ablasyonunu yaptı ve flebi yerine örttü.Bu şekilde epitel korunduğu için ağrı çok azaldı, bir güne indirildi.Önceleri mikrokeratom denilen bıçaklarla yapılan flep kaldırma işlemi femtosaniye lazerlerin kullanıma girmesiyle çok daha güvenli ve konforlu bir hal aldı.Bu LASIK için bir devrim oldu. Artık şuanda altın standart LASIK yöntemi femtosaniye lazerlerin kullanıldığı Femto LASIK yöntemidir. Ancak flebin de kendi riskleri bulunmaktadır. Kapak yapısında olduğu için kırışıklık gelişmesi durumunda görme oldukça azalabilmektedir. Travmalardan özellikle ilk bir ay sakınılması gereklidir, yıllar sonra bile flep dokusu herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan spatül yardımıyla kaldırılabilmektedir, tam anlamıyla bir yapışma olmuyor. Bu yüzden hastalar kesinlikle gözlerini ilk bir ay ovalamamalıdır. Gözyaşımız korneal sinirlerin duyu hissine doğrudan bağlıdır. Korneal sinirlerin azalması yada hasarlanması durumunda salgıladığımız gözyaşı miktarı azalmaktadır. Korneal sinirlerin en yoğun olduğu bölge epitelin hemen altındadır.Flep kesisi ve ön stromal yüzeyde ablasyon ile 1. Ve 2. Nesil lazer cerrahilerinde yoğun sinir hasarı yaşanmaktadır. Bu yüzden göz kuruluğu ihtimali barındırmaktadır.’’

3. Kuşak Lazer: ReLex SMILE (Small Incision Refractive Lenticule Extraction)

‘’Femtosaniye lazerler iyice geliştirildi, öylesine ki artık sadece flep oluşturmak için değil refraktif düzeltme de yapabiliyor ve bu sayede excimer lazer dediğimiz kornea ablasyonu yapan ikinci lazer ünitesine ihtiyaç kalmıyor. Tek basamakta cerrahi tamamlanıyor. LASIK’te flep oluşturmak için bıçaklardan kurtulup femtosaniye ile flep oluşturmak nasıl devrim niteliğindeyse lazer düzeltmesinin tamamının femtosaniye lazer ile tamamlanabilmesi de o ölçüde bir devrimdir.’’

‘’ReLex SMILE teknolojisini kabaca “endoskopik” lazer olarak değerlendirebiliriz. Çünkü flepte yapılan yaklaşık 20 mm kornea kesisi yerine sadece 2.2 mm bir açıklıktan oluşturulan lentikül dokusu çıkartılmaktadır. Korneayı bir yaş pasta olarak düşünürseniz 1.nesilde mumlar, krem şantiler ile beraber ilk kat pastaban kek dokusu da kazınıp yok ediliyor. Lasikte ise mumlar kaldırılıp, pastaban kek tabakası lazerle yok edilip mumlar yerine oturtuluyor. SMILE’da ise dışarıdan hiçbir şekilde mumlara dokunulmayıp lazer ile pastaban kek tabakası hava kabarcıkları ile ayırılıp, bir spatulalık yerden “yok edilmeden” dışarı çıkartılıyor. Burada 500 kHZ frekans ve yaklaşık 125 nanojoulle bir enerjiyle kornea katmanları arasında 4.5 mikronluk hava kabarcıkları ile “kesi olmadan” doku ayırımı gerçekleştirilmektedir. Eşya taşırken zarar görmesin diye kullanılan, küçükken çevirerek patlattığımız “balonlu naylon” gibi düşünebilirsiniz. Ayrıca eşsiz yapıda eğimli arayüzü ile kornea diğer yöntemlerde olduğu gibi dümdüz edilmeden, bastırılmadan işlem gerçekleşiyor. Peki bunun ne önemi var? Birincisi bastırılmadığı için daha düşük vakum uygulanıyor ve işlem sırasında göz tansiyonu ışık kaybolacak kadar yükselmiyor. Hasta işlem boyunca karanlığa gömülmeden yeşil işaret ışığını takip diyor ve toplam işlem “30 saniyede” tamamlanıyor. Işığın bir an için bile kaybı hastayı strese sokabiliyor.’’

‘’SMILE yönteminin en büyük avantajı epitel, Bowman tabakası ve onun hemen altındaki yoğun sinir ağı korunduğu için önceki nesillere göre kuruluğa yol açma ihtimalinin çok daha olmasıdır. Ön yüzey korunduğu için travmalara daha dayanıklıdır, sporcular için özellikle tercih sebebidir. Tabi ki ilk dönemlerde korunmasını istiyoruz ancak istemeden oluşabilecek travma, ovalamalarda flep gibi kayacak, kırışacak bir doku olmadığı için güvenlidir. Toplam ameliyathanede geçirilen süre 10-15 dakikadır. Ameliyat hemen sonrasında 4 saate kadar hafif bir yanma batma olabilir. Yarım saatlik bir uyku sonrasında bile bu şikâyetler kaybolacaktır. Ertesi gün işbaşı yapılabilir, araç kullanılabilir. Koruyucu damlalar hekimin uygun gördüğü süre devam edecektir. 10 numara miyopi, 5 numaraya kadar astigmat güvenle tedavi edilebilmektedir. Günümüz lazer teknolojisinin geldiği son noktadır.’’

‘’SMILE teknolojisinin temelleri 2018 Nobel Fizik Ödülü almıştır. Ödül sahipleri makalelerinde SMILE cerrahisine atıfta bulunulmuştur. Stockholm’de Nobel müzesini ziyaret ederseniz fizik kioskunda SMILE cerrahisi gerçekleştiren bir göz doktorunun video görüntülerine şahit olabilirsiniz.’’